Küresel borç sarmalı ve ABD’nin temerrüdü

2021 yılı sonu itibariyle 300 trilyon dolara, yani küresel GSYH’nın yüzde 365’ine ulaşması beklenen ‘küresel borç sarmalı’, malum, pek çok uluslararası kurumun gündemindeki öncelikli konumunu korumakta. 2020’in başında, küresel pandemi patladığında 260 trilyon dolar olan küresel borç büyüklüğü, 2021’in sonbaharı itibariyle çoktan 290 trilyon dolara dayanmış durumda. 2020’nin ilk çeyreği sonunda, küresel pandemi henüz dünyayı yeni yeni etkilemeye başlamış iken, 259,7 trilyon dolar seviyesinde olan küresel borç, 1 yıl sonra, 2021’in ilk çeyreği sonunda, 30 trilyon dolarlık artışla, 288,7 trilyon dolara ulaştı. Son 1 yıldaki bu 30 trilyon dolarlık artışın kabaca 5 trilyon doları hane halkından, 8 trilyon doları reel sektörden, 3 trilyon doları finans sektöründen, en büyük bölümü gelişmiş ekonomilerin hükümetleri aracılığıyla yapılmış olarak, kabaca 14 trilyon dolarlık borç artışı da ‘kamu’ tarafından geldi.

Bu noktada, kamu mali yılı 1 Ekim 2020’de başlayıp, dün itibariyle, yani 30 Eylül 2021 itibariyle tamamlanmış olan ABD’nin 2020-2021 federal bütçe takviminde, ABD Kongresi Bütçe Ofisi’nin (CBO) tahminlerine göre, bütçe yılı 6,8 trilyon dolarlık bir federal bütçe harcamasıyla tamamlarken, bu harcamanın 3,8 trilyon dolarlık bir federal bütçe geliriyle, doğal olarak, kalan 3 trilyon dolarlık bütçe açığı ise, ABD Hazinesi’nin ihraç ettiği federal tahvillerden ABD Merkez Bankası’nın (FED) 3 trilyon dolar satın alması suretiyle karşılanmış olacak. Bu nedenle, FED’in bilançosundaki büyümenin önce yavaşlaması; ardından da durması yakın dönem için kolay gözükmüyor. Üstelik, tüm bu tartışmaların ortasında, 13 Ekim’de dolacak olan Federal Borçlanma Tavanı’nın Kongre’de arttırılmasına yönelik sıcak bir tartışma da var.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!