Koronavirüs ve ‘Milli Üretim Seferberliği’

Koronavirüs küresel salgını öncesindeki ‘aman, bana ne’ci, ‘bana dokunmaz nasıl olsa’cı, ülkenin sağlık sistemi, ‘kriz yönetimi’ koordinasyonu noktasındaki tüm ülkeler şu anda tarihlerinin en zor, en meşakkatli dönemini yaşıyorlar. Türkiye olarak, terör, deprem ve benzeri doğal afet, hain darbe girişimleri, son 45 yıldır o kadar çok kriz yaşadık ki; ekonomik ve finansal krizleri saymıyorum; bu ölçüde küreselleşmiş bir ‘virüs salgını’na belki de en hazırlıklı ülkelerden birisi olduğumuzu kanıtladık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 12 Nisan 2019 tarihli ‘küresel virüs salgınlarına karşı ulusal ve iller bazında hazırlık, teyakkuz ve hareket eylem planı’ genelgesini ise asla atlamayalım.

Hedef net ve açık. Türkiye olarak, verdiğimiz ‘amansız’ mücadele ile, koronavirüs salgınını ulusal çapta en geç nisan ayı sonuna kadar kontrol altına almayı hedefliyoruz. Bu noktada, ülkelerin tümü, hele Avrupa Birliği, birlik olmanın tüm temel kurallarının çiğnendiği bir noktada, ulusal sağlığı ilgilendiren küresel çapta bir krizde, bundan sonra ‘kimseye güvenilmeyeceği’ noktasında kanaatlerini netleştirdiler. Bu nedenle, bu krizin ana ve artçı şokları atlandıktan sonra, ülkeler bu tür gelecekte olası krizlere karşı, ‘kriz yönetimi’nin finansmanı adına ‘özel fon’ oluşturmaktan, ulusal ve yerel düzeyde ‘kriz yönetimi ekipleri’ oluşturmaya ve her şeyden önemli, sağlık, savunma, bilişim, enerji gibi çok kritik alanlarda bir daha ‘asla’ bir başka ülkeye bağımlı olmamayı sağlayacak adımları atmada ciddi bir kararlılık gösterecekler.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!