‘Kayıtsız, Şartsız’ Egemenliğin 100. Yılı

Türklerin tarihi destanlarla doludur. Alp Er Tunga Destanı, Ergenekon Destanı, Göç Destanı, Manas Destanı, Seyid Battal Gazi Destanı, Köroğlu Destanı gibi. Osmanlı’nin 3 kıtaya yayılmış bir cihan imparatorluğu süreci bir destandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma sürecinin en kritik mücadele süreci olan ‘Kurtuluş Savaşı’mız ise, tüm dünyaya mal olmuş bir ‘destan’dır. Toprakları işgal edilmiş bir ülkede, Ankara’da yeni bir Meclis kurmak, yokluklar içerisinde, bir Milletin yüreğine, ‘Milli İradesi’ne dayalı bir ‘ya İstiklal, ya ölüm’ mücadelesi vermek, dünyada eşi benzeri görülmeyecek, Türklere, bize has bir ‘destansı mücadele’ ve ‘zafer’dir. Gazi Meclisimiz, 23 Nisan 1920’de, hangi şart, tehdit ve tehlike altında olunursa olunsun, Devletimizi sonsuza kadar yaşatmanın, Milletimizin refah ve mutluluğunu daim kılmanın en vazgeçilmez şartı olan ‘Milli Egemenlik’i ‘kayıtsız, şartsız’ muhafaza ve müdafaa etmek için kuruldu. 100 yıl sonra, Türk Halkı’nın ‘Milli İradesi’nin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’miz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettikleri gibi, “istikbal mücadelemizin ve bağımsızlığa giden yolun öncüsü olmuştur. Meclisimizin, Milli Mücadelemizde gönüllerde yaktığı ateş en karanlık günlerde aziz milletimizin yolunu aydınlatmış, halkımıza güç, cesaret ve moral aşılamıştır.”

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!