İnfo Yatırım Haftalık Makro Bülten – (28.04.2023)

Haftalık Gelişmeler

Yılın İkinci Enflasyon Raporu

2022’nin en çok konuşulan konusu hiç şüphesiz enflasyon oldu. Coronavirüs pandemisi ile birlikte bozulan Rusya – Ukrayna savaşı ile devam eden arz/talep dengesizlikleri enflasyonları rekor düzeye çıkardı. Türkiye’de de 2022 yılında enflasyon %85,51’lere kadar yükseldi. 2023’te ise baz etkisi kaynaklı geri çekilme enflasyonda devam ediyor. Belirsizlik ortamlarında tahminlerin daha da önem arz ettiği günlerden geçiyoruz. 4 Mayıs’ta da Türkiye açısından önemli olan enflasyon beklentileri yılın ikinci Enflasyon Raporu toplantısında TCMB tarafından açıklanacak. 26 Ocak’ta gerçekleşen yılın ilk Enflasyon Raporu toplantısında 2023 yıl sonu enflasyon beklentisi 2022 yılındaki son açıklanan 2023 yıl sonu enflasyon beklentisi ile aynı kalmıştı. Bu beklentiler manşet enflasyonun %22,30, gıda enflasyonun %22 olacağı yönündeydi. Yılın ikinci Enflasyon Raporu toplantısından beklentilerimiz ise 2023 beklentilerinin son toplantıdaki gibi yatay seyirde kalması. Görüşümüzde baz etkisi kaynaklı gerileyen enflasyon ve düzenleyiciler tarafından fahiş fiyat artışlarına gelen düzenlemelerin etkisi bulunuyor.

3 Mayıs’ta Söz Fed’de

Merakla beklenen Fed kararı 3 Mayıs’ta açıklanacak. Piyasa beklentileri Fed’in 25 baz puan faiz artıracağı yönünde. Anketlerde de bu ihtimal yaklaşık %75. Son toplantıda Fed, 25 baz puan faiz artırmıştı ve Powell şahin mesajlar vererek piyasayı şaşırtmıştı. Bankacılık krizinin es geçildiği son toplantı ardından, Powell’ın şahin görüş verdiği toplantının tutanaklarında Powell’ın tersi ifadeler vardı. Fed Toplantı Tutanaklarında resesyon endişeleri ve bankacılık krizi dile getirildi. Fed’in yaptığı en iyi işlerden biri olan sözlü yönlendirmeler böylelikle tabiri caizse sınıfta kalmış oldu. . ABD’de artırılan faizler neticesinde ABD bankalarının sahip oldukları hazine tahvillerinin değerinin azalması ile aktifleri ve gelirlerinde azalma meydana geliyor. Gelen yatırımcıların ellerindeki borçlanma araçlarının miktarlarının artması ve bankaların bu duruma cevap vermemesi sonrasında tahvil zararlarından kaynaklı SVB’nin iflası ile başlayan bankacılık krizi, ABD’deki küçük bankaların da bu durumdan etkilenmesi ile devam etti. Bu süreçte son haber akışlarında First Republic Bank’ın Çarşamba günü açıkladığı ilk çeyrek bilançosunda beklentilerin üzerinde mevduat çıkışı yaşadığı ortaya çıkarken (Banka mevduatları % 408 azaldı) banka, 50 milyar dolar ila 100 milyar dolarlık varlıkları elden çıkarmayı değerlendiriyor. Mali sektöre dair endişeler ile Fed’in yılın ikinci yarısında daha güvercin olma ihtimali de artmış durumda. Yüksek sesle konuşulan konu ise Fed’in belki de Mayıs’ta son kez faiz artıracağı. Anlık konjonktüre göre kararlar hızla değişse de Fed enflasyonu mu kontrol altına alacak yoksa büyüme odaklı stratejiye mi geçecek? Bu karar ile birlikte riskli varlıklarda yön arayışında ne tarafa evrileceğini belirleyecek gibi görünüyor.

Euro’da Gözler ECB’de

Major Merkez Bankalarından olan ECB’de faiz kararını 4 Mayıs’ta açıklayacak. ECB tarafının da para politikalarında yaşadığı belirsizlik, fiyatlamalar üzerinde etkili oluyor. ECB’nin Mayıs ayında faiz artırımına kesin gözüyle bakılırken, ECB’nin yönetim konseyi üyelerinden Galhau gelecekte yapılacak faiz artışlarının büyüklük ve sayı olarak daha sınırlı olması gerektiği değerlendirmesinde bulundu. Bir diğer ECB Üyesi Makhlouf ise “Gelecek politika kararımızı bir hafta içinde vereceğiz ve bu kararı verirken gelecek verilere odaklanacağız. Ancak şu ana kadarki kanıtlar, politikada sıkılaştırmayı urdurmayı planlamaya başlamamız için çok erken olduğuna işaret ediyorlar” derken, Schnabel ise “Faiz artırımlarına ihtiyaç olduğu açık, ancak faiz artırımının büyüklüğü gelecek verilere bağlı olacak. Verilere bağlı olmak 50 baz puanlık bir artırım olasılığının masadan kalkmadığı anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu. Son yapılan anketlere göre Mayıs ayında 25 baz puan faiz artırımı bekleniyor. Son ECB kararında bankacılık krizi es geçilip agresif faiz artırımlarına devam edilmişti. Geçtiğimiz haftalarda 50 baz puan konuşulurken, anlık konjonktürde 25 baz puanın konuşulması enflasyonun kontrol altına alınabildiği algısını gündeme getirmiş durumda.

Kaynak: İnfo Yatırım