İklim güvenliği ve iklim krizi

Bugün son erecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi (COP26) ‘iklim krizi’ ifadesinin ötesinde, ‘iklim diplomasisi’, ‘iklim sermayesi’ ve ‘iklim güvenliği’ gibi kavramları daha da önceliklendiren, hayli iddialı bir iklim farkındalığını dünya kamuoyunun gündemine taşıdı. Bununla birlikte, iki haftalık ‘iklim maratonu’nda çok sayıda ülkenin dile getirdiği taahhütler ve pek çok ülkenin altına imza attığı ortak projelerin hayata geçirilmesi konusunda hala dünya vatandaşlarının genişçe bir bölümünün endişeleri söz konusu. Bu nedenle, ‘iklim güvenliği’ne yönelik tüm verilen sözlere rağmen, COP26 Zirvesi umut kadar, umutsuzluğu da tetikleyen bir tablo ile son ermekte.

İklim Analitik Kurumu (Climate Analytics) ve Yeni İklim Enstitüsü’nün (New Climate Institute) birlikte oluşturdukları İklim Faaliyet Takibi Platformu’nun (The Climate Action Tracker, CAT) COP26 için yayınladığı son rapor, önde gelen ülkelerin COP26 İklim Zirvesi’nde verdikleri taahhütlere rağmen, yeryüzünü büyük bir iklim felaketinden korumak adına, üzerinde titizlikle durulan küresel sıcaklık artışını kısıtlama hedefinin bir hayli uzağında kalındığını gösteriyor. Dinazorların, kendilerine mikrofon tutulsa ‘en azından bizim yok olmamızı izah edeceğimiz bir meteor çarpması gerekçesi var. Peki, siz bile bile kendinizi nasıl yok ediyorsunuz’ dedikleri aklıma geliyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!