İki senaryo iki gelecek

Koronavirüs ‘Kovid-19’ küresel virüs salgını sonrasına dönük iki temel senaryo ağırlık kazanıyor. Uluslararası ve ulusal düzeyde, analistler ve düşünce kuruluşları tarafından dile getirilen birinci senaryo, küresel virüs salgınının ‘küreselci müesses nizam’ (globalist institutional order) bir operasyonu olarak, bilhassa önce Çin’de başlatıldığı, Çin’in bu salgını ört bas etmesiyle dünyaya yayılmasının sağlandığı ve bu salgının etkilerini hızla bertaraf eden Çin’in dünyanın hammadde, ara mamul ve nihai mamul ihtiyacını eskisinden çok daha fazla karşılayacak bir ülkeye dönüştürülmesi olarak tarif ediliyor.

Dolayısıyla, 1990’lı yılların sonlarından bu yana ‘küreselci müesses nizam’ın kurumsal ağı içerisinde yer alan holdingler, şirketler, yatırımcılar, sermayedarlar ve aileler, kendi kontrollerinde olmasını istedikleri bir ‘küresel sistem’ için artık ABD’nin ‘amiral gemisi’ olamayacak kadar hantallaştığını, göçmen politikasındaki kırılmalara bağlı olarak giderek hızla yaşlandığını düşünerek, bunu ‘tek çocuk kuralı’nı kaldırmış ve nüfusu 1,4 milyarı geçmiş Çin’e yükleyecekler ise, Çin yeni ‘amiral gemisi’ olacak ise, o zaman Çin’in bu küresel virüs salgınından daha da güçlenerek çıkması gerekiyor.

İkinci senaryo ise, yeni bir ‘Pearl Harbor’ operasyonu. Ağustos 1941’de ABD Başkanı Roosevelt ile Birleşik Krallık Başbakanı Churchill arasında varılan Atlantik Sözleşmesi’ne (Atlantic Act) rağmen, Aralık 1941 başında ABD hala savaşa dahil değildir. ABD donanma istihbaratının ABD’nin Pasifik’teki önemli donanma üslerinden birisi olan Pearl Harbor’a büyük bir Japon donanma gücünün yaklaştığını ihbar ettiği, Beyaz Saray’ın ise bu istihbarata rağmen, ABD’yi 2 Dünya Savaşı’na sokmak adına, bu bilgiye yönelik hazırlık yapmadığı iddia edilir. 7 Aralık 1941’deki saldırı sonrası, ABD savaşa girer.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!