Haftalık Piyasa Yorumu / ALB Menkul – (18-22 Mayıs 2015)

Dolar’da aşağı yönlü bir hareketin başladığını söylemek için henüz erken 

ALB Forex, ‘Borsa İstanbul ve Dünya Piyasaları Gelişmeler/Beklentiler Raporu’nu yayınladı. ALB Forex Araştırma Uzmanı Eda Önder’in hazırladığı rapora göre, seçim sonuçlarını görmeden Dolar/TL’de aşağı yönlü bir trendin başladığını söylemek için henüz erken.

BİST 100 endeksi bu hafta 84.161 – 87.995 seviyeleri arasında işlem gördü.  Endeks haftayı yüzde 4,22 değer kazanarak ve 87.604 seviyesinden tamamladı. Banka Endeksi yüzde 5,45 değer kazandı.  Sanayi Endeksi ise yüzde 2,36 değer kazandı.

Mayıs ayının ilk haftasında küresel tahvil faizlerinde yaşanan volatilitenin ardından, piyasalar halen söz konusu hareketleri anlamlandırmaya çalışıyor. Dünya genelinde fon akımlarının etkisi konuşulurken, bu hafta da Avrupa tahvil faizleri ABD tahvili faizlerinden daha hızlı bir yükseliş gösterdi. ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin seyri hafta içerisinde doları baskılamaya devam ederken, Avrupa tahvil faizlerindeki yükselişin öne çıkmasının etkileri EURUSD paritesinde görüldü.

Haftanın genelinde Avrupa piyasalarında tahvil faizlerindeki yükseliş borsalarda satış baskısı yarattı. Faizlerdeki yükselişin yaratmış olduğu tedirginliğin yanı sıra hafta içerisinde Yunanistan’a ilişkin gündem de piyasaları tedirgin etmeye devam etti. Hafta içerisinde Eurogroup Maliye Bakanları ile  Yunanistan görüşmeleri takip edildi. Toplantıdan herhangi bir çözüm veya çözüm sinyali gelmedi. Kreditörler reformlar konusunda yetersiz buldukları Yunanistan’a 7,2 milyar Euro’luk kredi dilimini serbest bırakmadı. Yunanistan Maliye Bakanı Varoufakis ise yaptığı açıklamada kalan kredi dilimini alamamaları halinde birkaç hafta içinde nakitsiz kalabileceklerini ifade etti. Almanya Maliye Bakanı ise hükümetin gerekli reformlara karar verebilmesi adına Yunan hükümetinin referanduma gidip sorumluluğu üstünden atması önerisinde bulundu. Söz konusu gelişmelerin yanı sıra, 12 Mayıs tarihinde Yunanistan’ın IMF’ye 750 milyon Euro tutarında ödemesi bulunuyordu. Yunanistan, IMF rezervlerinden kredi çekerek 750 milyon Euro tutarında borcunu ödedi. Böylece Yunanistan’ın borcu IMF’nin bir cebinden çıkıp diğer cebine girmiş oldu. Yunanistan ile ilgili gelişmeler Avrupa’nın gündemini meşgul etmeye devam ederken, Euro Bölgesi ülke ve bölge bazlı büyüme verileri de gündemdeydi. Almanya’da büyüme verisi beklentilerin altında kalırken İtalya ve Fransa’da büyüme beklentilerin üzerinde açıklandı. Euro Bölgesi 1.çeyrek büyüme verisi ise piyasa beklentilerine paralel açıklandı. Euro Bölgesi ekonomisine baktığımızda parasal genişlemenin olumlu etkileri görülmeye devam ediyor kanısına varıyoruz.

ABD’de takip edilen veri akışında olumsuz hava koşulları  ve ilk çeyrekte görülen grevler nedeniyle ticari hayattaki kesintilerin ABD ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin devam ettiğini görüyoruz. Bu doğrultuda, Nisan ayında perakende satışlar verileri artış göstermeyerek beklentilerin altında kaldı. Nisan ÜFE verileri ise Nisan ayında artış beklentisinin aksine bir önceki aya göre geriledi. Haftanın son işlem gününde de sanayi üretimi, kapasite kullanımı ve Michigan tüketici güveni verileri beklentileri karşılayamadı. ABD’de bozulan ekonomik görünüm paralelinde dolar diğer para birimlerine karşı hafta boyunca değer kaybetti.

Yurt içinde hafta başında Hazine’nin düzenlemiş olduğu tahvil ihalelerine gelen güçlü talep Türk Lirası’na karşı güven ortamı zeminini hazırladı. Güçlenen Türk Lirası bu hafta Borsa İstanbul’u beslemeye devam ederken; sepet kur 2,76 seviyesine gevşedi. 2 yıllık gösterge tahvilin faizi ise haftayı yüzde 9,58 seviyesinde tamamladı. Hafta içerisinde beklentileri karşılayamayan ABD verilerinin etkisiyle USDTRY paritesindeki geri çekilme Borsa İstanbul tarafından yükseliş fırsatı olarak değerlendirildi. Seçim öncesi fiyatlamalara artan küresel risk iştahı da eklenince Türk Lirası cinsinden varlıklara ilginin arttığını görüyoruz. Hafta içerisinde veri akışı da takibimizde olup, Mart ayı cari açık verisi 4.30 milyar dolar olan beklentilerin üzerinde 4.96 milyar dolar gelirken Şubat ayı işsizlik oranı ise yüzde 11,3’ten yüzde 11,2 ‘ye geriledi.

18 Mayıs haftası beklentileri:

Geçtiğimiz hafta Borsa İstanbul’u besleyen Türk Lirası’nın seyri bu hafta da piyasaların seyrinde etkili olacak. Küresel piyasalarda artan risk iştahı ile birlikte gelişmekte olan ülkelere fon girişinin olduğunu görüyoruz. Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında kayıplarını telafi etme çabasında olduğunu göz önünde bulundurursak, ülkemiz de bu fon girişinden nasibini alıyor. Seçim öncesi fiyatlamalara artan küresel risk iştahı da eklenince Türk Lirası cinsinden varlıklara ilginin arttığını görüyoruz. Şu an piyasalarda görülen fiyatlamalara ilişkin Türk Lirası’nın yurt içi ve yurt dışı kaynaklı iki ayrı hikayesi mevcut. Öncelikle yurt dışına değinecek olursak, ABD’de bir süredir gelen kötü veri trafiğini izliyoruz. Verilerin detayına baktığımızda ABD’de kötü geçen kış koşullarının etkisi henüz ortadan kalkmış değil. ABD’den gelen ve beklentileri karşılamamaya devam eden ekonomik veriler doları zayıflatmaya devam ediyor. Söz konusu olumsuz veri akışı sonucu oluşan tabloda Fed’in Haziran ayında faiz artıracağına dair beklentiler iyiden iyiye azalmış durumda. Her ne kadar Haziran’a dair beklentiler zayıflasa da, bu hafta açıklanacak Fed’in Nisan ayı FOMC toplantısına ilişkin tutanaklarında göreceğimiz tonlama önem arz ediyor. Şahin bir tonlama görmemiz olasılığı halen ihtimaller dahilinde olup, şahin bir tonlama doların geçtiğimiz haftaki kayıplarını telafi etmesini sağlayabilir. Bu hafta Fed’in faiz artırımı konusunda önemli kriterlerinden Nisan ayı enflasyon verileri açıklanacak. Manşet enflasyonun yıllık bazda yüzde 0,2 gerilemesi, aylık bazda ise yüzde 0,1 artması bekleniyor. Geçtiğimiz aylarda kıpırdanma gördüğümüz gıda ve enerjinin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyon ise yıllık bazda yüzde 1,7, aylık bazda yüzde 0,1 beklenmektedir. Fed’in enflasyon hedeflerine yaklaşması durumunda geçtiğimiz haftanın ardından dolarda bir değerlenme ile karşılaşabiliriz. Ancak yine de ilk çeyrekteki sert hava koşulları ve görülen grevler nedeniyle ticari hayattaki kesintilerinin ABD ekonomisi üzerinde olumsuz etkilerini geride bıraktığını söylemek  mümkün değil. Dolayısıyla söz konusu zayıf ABD verilerinin bir süre daha doları baskılayabileceği akılların bir köşesinde olmalı. Yurt içinde ise gündemde PPK toplantısı sonrası faiz oranı kararları haftanın ana gündem maddesi olarak yer alıyor. Geçtiğimiz hafta döviz kurlarının gevşemesiyle Merkez’in eli rahatlamış olsa da, yurt içindeki yüksek enflasyon ve düşük büyüme hikayesi sürüyor. Bu sebeple Merkez’in faiz oranı kararının yanı sıra büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı verileri de yakından takip edilecek. Seçim sürecini fiyatlamaya başlayan piyasada anketler uzun bir süredir sonucu tam olarak öngörülemeyen bir süreci resmediyor. Bu nedenle seçim sonuçlarını görmeden Dolar/TL’de aşağı yönlü bir trendin başladığını söylemek için henüz erken diye düşünüyoruz.

Bu hafta takip edilecek gündem doğrultusunda, USDTRY paritesinde 2,57 seviyesinin aşağısında gevşemeler Borsa İstanbul’un yükselişine destek olacaktır. Haftanın son işlem gününde kapanış fiyatlarını değerlendirdiğimizde ise USDTRY paritesinde 2,5850 seviyesinin üzerine görebileceğimiz hareket Borsa İstanbul’u baskı altında tutabilir.

Endekste dikkat edilmesi gereken seviyelere baktığımızda ise bu hafta Borsa İstanbul’da anlamlı yükseliş denemelerinin devam edebilmesi için endekste 87.000 seviyesinin üzerinde kalıcı hareketler görmemiz gerekmektedir. Endekste yükseliş denemelerinde 89.000 ve 91.000 seviyeleri hedeflenebilir. Endekste görülebilecek gevşemelerde ise 85.000 ve 83.000 seviyeleri öne çıkmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir