Haftalık Borsa Yorumu – (23-27 Eylül 2024)

Borsa İstanbul’da toparlanma çabaları sürüyor.

Bu aşamada görülen çıkışı tepki yükselişi olarak görmek yerinde olacak. Geçen hafta iç günden TCMB ve Fed topalntılarına odaklandı. TCMB toplantısında beklendiği üzere politika faizi %50’de sabit bırakıldı. Ancak toplantı sonrası yayınlanan metindeki bazı ifadeler TCMB’nin olası faiz indirimi için tartışmalara neden oldu. Bir bakıma piyasadaki görüşler bölündü. Toplantı metnindeki “Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir.” vurgusu ile “ek sıkılaştırma ifadesinin çıkarılması faiz indirimi tartışmasını başlattı. Ancak ekim toplantısı için olmasa da daha sonraki toplantılar için verilere bağlı bir indirim olasılığı dillendirildi. Uygulanan ekonomik programın gereği olarak parasal sıkılaşmanın devamı ve bu çerçevede yüksek faiz ortamının korunması en azından bir süre daha zorunlu görülüyor. Enflasyonda kalıcı düşüş sinyalleri alınmadan faiz indirimi için erken olabilir. ABD Merkez Bankası (Fed) enflasyonu %9’dan 2.5’a, Avrupa ise % 10’dan 3’ün altına çekince ve hedef değerlerine yaklaşınca faiz indirimine gittiler. Türkiye’de yıllık enflasyonda baz etkisiyle bir gerileme olsa da aylıkta halen %2’nin üzerinde seyrediyor. Aylık enflasyon %2’nin altında kalıcı olmadan faiz indirimi yapmak oldukça erken bir hamle olabilir. TCMB toplantı sonrası başlayan faiz indirim tartışmasıyla birlikte döviz kurlarında yükseliş, gösterge tahvil faiz oranında düşüş gözlendi. Bir bakıma bu olasılık fiyatlanmaya başlandı izlenimi belirdi. Doların dış piyasalarda değer kaybına karşılık iç piyasada dolar/TL kurunun yatay seyrini koruması ve hafif de olsa yükselmesi bu açıdan önemli bir detay. Kur yükselirse ne olurun cevabını verecek olursak; Enflasyonda düşüş eğilimi durur, TCMB rezervlerini de besleyen “carry trade” işlemleri zayıflar, uygulanan ekonomik program ile çekilen zahmetler heba olur, gibi bazı olası sonuçlardan bahsetmemiz gerekecek. Yüksek faiz korunduğu sürece ise ekonomik yavaşlama, kurun baskı altında kalması ve ihracatçıların yakınmaları devam edecek gibi sonuçlar da elbette ihtimal dahilinde. Ancak ekonomi yönetimi büyüme mi, enflasyon mu sorusunun cevabını enflasyondan yana geçen yıl verdi ve buna yönelik politikaları uygulamaya aldı. Şu açıdan yaklaşanlar da olabilir. TCMB faizi ileriye yönelik bir projeksiyon veriyor, enflasyon yıllıkta TCMB faizi olan %50’nin altına gerileyecek ve pozitif faiz söz konusu olacak gibi bir gerekçe sunabilir. Fakat enflasyonun bulunduğu seviye açısından bu öngörünün oldukça iyimser olduğu da açık.

Yabancı yatırımcıların tahvil bono alımları bazı haftalar kesintiye uğrasa da devam ediyor. TCMB verilerine göre; 13 Eylül ile biten haftada yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde 320 milyon dolarlık satış yaparken 1.646 milyon dolarlık tahvil bono alım yaptılar. Yüksek faize bağlı olarak “tahvil al, hisse sat” politikalarında pek sapma yok. Türkiye dünyanın en yüksek faizi veren ülkeleri arasında. Aynı hafta; Kur korumalı mevduatta düşüş, TCMB rezervlerinde artış, bankalar yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarında düşüş görüldü. Döviz mevduatındaki düşüşte bankaların kısa vadeli mevduat (3 aydan kısa) faizlerindeki artışın payı olabilir. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde, döviz mevduatındaki artış sonrası TCMB zorunlu karşılıklarda artırıma gitmiş ve bankalara faiz artır mesajı vermişti. Geçen hafta TL 1-3 aylık bileşik mevduat faizinin %60’ın üzerine çıktığı yönünde bilgiler haber akışları arasında yer aldı. Bu durum kısa dönem alternatif piyasa olması açısından borsa için bir olumsuzluğa işaret aynı zamanda. Ancak TCMB toplantısı sonrası tartışmaya açılan yıl sonu veya 2025 için faiz indirimi beklentisi güçlenirse orta ve uzun vadede borsa için iyi bir gelişmeye de işaret edebilir. Bu arada yabancı bankalardan görüşler de gelmeye başladı. İngiliz Barclays, TCMB’nin güvercin tonda daha dengeli bir açıklama yaptığına dikkat çekerek Kasım’da ilk faiz indirimini beklediğini açıklarken HSBC gevşeme döngüsünün 2025’te başlayacağını öngördü. Diğer yandan konut satışlarında son iki aydır devam eden yükseliş ve konut fiyat artışının genel enflasyon seviyesinin üzerine çıkması ayrıca kayda değer bir durum. Uzun zamandır uyuyan emlak piyasasının canlanmaya başladığının da göstergesi aynı zamanda. Faiz düşecek olursa bu yöne eğilimin artması da muhtemeldir.