Haftalık Borsa Yorumları – (5-6 Mayıs 2022)

Piyasalar bayram sonrasına iyimser döndü.

Fed toplantısında beklentilere paralel şekilde 50 baz puanlık artırımı geldi ve toplantı sonrası yapılan açıklamada haziran ayından itibaren 95 milyar dolarlık bilanço daraltma işlemlerinin başlayacağı bildirildi. Piyasaların olumlu algıladığı konu Fed Başkanı Powell’ın açıklamaları oldu. Powell, “Faiz oranlarında artışın devam etmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Fed önümüzdeki birkaç toplantıda 50 baz puanlık artışları masada görüyor. Halihazırda oldukça belirsiz olan artımı daha belirsiz hale getirmekten kaçınacağız. 75 baz puanlık artış Fed’in aktif olarak değerlendirdiği bir şey değil. ”açıklaması piyasaları rahatlattı. Bu toplantı için 50 baz puan bekleniyordu ancak önümüzdeki toplantılar için 75 baz puan faiz artırımı gelir mi kaygıları azalmış oldu. Açıklamaların ardından piyasalar olumlu seyretti. Gerek Borsa İstanbul gerekse ABD borsalarında yayınlanan ilk çeyrek bilançolarına bağlı hisse bazlı hareketler takip ediliyor.

Bilançolar dışında borsaları taşıyan diğer gelişme ise yüksek enflasyon ve alternatif getiri arayışları oldu. Türkiye’nin dışında ABD ve Almanya son 40 yılın en yüksek enflasyonu ile karşı karşıya. Geçen hafta Almanya’da enflasyon (TÜFE) yüzde
7.8 olarak açıklanırken Euro Bölgesi’nde yüzde 7.5 seviyesinde gerçekleşti. ABD’de ise 8.5 seviyesinde. Bayram sonrası gündem yoğun ve önemli. Türkiye’nin nisan ayına ait enflasyon verileri 5 Mayıs’ta açıklanacak. Beklentiler aylıkta yüzde 5.5-6.0, yıllıkta yüzde 67-68 civarında. Geçen hafta TCMB’nin bu yılın ikinci “Enflasyon Raporu” sunumu vardı. Sunumda; 2022 yılı enflasyon (TÜFE) tahmini %23.2’den %42.8 seviyesine çekilirken 2023 için 12.9, 2024 için 8.3 tahmin edildiği açıklandı. Yüksek enflasyona gerekçe olarak, dış dünyadaki enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş, kur artışı ve arz tedarik yollarındaki sıkıntılarla Rusya- Ukrayna savaşı gösterildi. Sunumdan anlaşıldığına göre, enflasyonun haziran ayında pik yapacağı yıl sonuna doğru düşeceği öngörüleri mevcut. Enflasyon ile TCMB faiz kararları arasında bir etkileşim kalmadığı için nisan verilerinin piyasalara yansımaları zayıf olacaktır. Türkiye dış dünyadaki faiz artırım süreci ve yükselen enflasyona rağmen düşük faiz (eksi faiz- enflasyon faiz farkı) politikasına devam ediyor.

Türkiye dahil küresel ekonomi için çoktandır birçok kurum tarafından büyüme tahminleri aşağı yönlü revize ediliyordu. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşını daha derinden hisseden Avrupa ekonomisi için daha derin revizyonlar vardı. IMF, Dünya Bankası ve ABD’li ünlü yatırım bankaları bu yöndeki ardı ardına görüşlerini açıkladılar. Geçen hafta bu kadar da çabuk beklenmiyordu dedirten haber ABD’den geldi. ABD ilk çeyrek büyümesi (GSYH) %-1.4 oldu. (Beklenti %+1.1, önceki %+6.9) ABD ekonomisindeki daralmanın Fed’in parasal sıkılaşma politikasında değişikliğe neden olması bu aşamada zor. Ancak bir süredir küresel ekonomi için yapılan stagflasyon ve resesyon tartışmaları artık daha fazlaca gündemde yer alacak. Almanya’da ilk çeyrek büyümesi % 0.2, Fransa’da ise büyüme % 0 oldu. Ekonomilerin seyrine ilişkin tahminler sanki biraz da erken olarak gerçeklik kazanmaya başladı. Bu gelişmeye mikro açıdan bakılırsa, borsaları taşıyan kârlı şirketlerdir. Ekonomik büyüme zayıflayacaksa bunun şirket bilançolarında etkileri hissedilecek. Bir yandan öncü merkez bankalarının faiz artırım ve sıkı para politikaları, diğer yandan ekonomik yavaşlama. Bu görünüm piyasalar için zor bir dönem olacağının da habercisi bir bakıma. Geçen hafta ABD ekonomisinde ilk çeyrekteki sürpriz küçülme orta ve uzun dönem faiz artırım konusunda Fed’in elini zayıflatabilir. Bu da sıkı para politikası konusunda daha temkinli olmayı beraberinde getirebilir. Bu olasılık altının ons fiyatında tepki yükselişi olarak kendini biraz göstermeye başladı. Küresel ekonomi zayıflarken haliyle sıkı para politikası uygulamak zor olacaktır. Bununla birlikte ekonomi yavaşlayınca talep enflasyonu da düşer. Ancak son dönemdeki enflasyon artışları ağırlıklı olarak arz yönlü, maliyet enflasyonu. Bu yönde de bir iyileşme olması gerekecek. Ayrıca Rusya-Ukrayna savaşının sonlanması, Çin’deki Kovid-19 vakalarına bağlı kapanma ve kısıtlamaların ortadan kalması gibi. Diğer yandan Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın orta ve uzun dönemde resesyon ve stagflasyon kaygılarıyla parasal sıkılaşmayı zayıflatması borsaları destekleyici bir gelişme olabilir. Bu günlerde bir bakıma Çin ve Japonya buna örnek teşkil ediyor denebilir. Gerçi Çin ile Japonya’da enflasyon ABD ve Avrupa kadar yüksek değil. Faiz indirimi ve parasal genişleme konusunda daha rahatlar. Çin Merkez Bankası faiz oranı %3.7 ile enflasyonun üzerinde seyrederken yıllık enflasyon (TÜFE) Çin’de %1.5, Japonya’da %1.2 seviyesinde. Önümüzdeki dönemde ekonomi yönetimleri para politikası kararlarını enflasyon ve ekonomilerinin genel seyrine göre karar verecekler. Geçtiğimiz aylarda seri faiz artırımlarına konu olan Rusya Merkez Bankası Cuma günü faiz oranını 3 puan birden düşürerek %14’e çekti. Faizler çıktığı hızda geri geliyor. Ayrıca Rusya Merkez Bankası 2022 yılı için ekonomide %8-10 arasında küçülme bekliyor. Savaş gibi özel bir durumu olduğu için Rusya çok da iyi bir örnek sayılmaz.

Yön arayışının yoğunluk kazandığı piyasalarda dalgalı seyirle birlikte toparlanma görülebilir.