Haftalık Borsa Yorumları – (4-8 Temmuz 2022)

Piyasalar bayram öncesindeki son işlem haftasına kararsız bir seyirle giriyor.

Merkez bankalarının parasal sıkılaşma politikaları, yüksek enflasyon ve açıklanan ekonomik verilerin resesyon beklentilerini güçlendirmesi borsalarda risk iştahını düşürdü. Merkez bankaları ve yatırım bankaları hemen herkes resesyon beklendiği konusunda aynı söylemi tekrarlar oldu. İlk şık olarak, her kesimin kendince tedbir almasıyla kendi kendini besleyen bir sonuç çıkabilir. Ekonomide yavaşlama veya resesyon beklendiğine göre tasarrufa yönelme ve tüketimin kısılması doğal olarak ekonomiyi yavaşlatacaktır. Veya karşı önlemler ile ekonomideki durgunluğa çok da izin verilmeyecek. Fed Başkanı Powell’ın resesyon riskine rağmen enflasyon ile mücadeleyi önceye alan açıklamaları parasal sıkılaşmanın devamı ve agresifleşebileceği algısını artırdı. Buna mukabil, ABD Borsalarına satış gelirken bu görünüm Avrupa ve diğer borsalara da yansıdı. ABD’de Dow Jones Endeksi 1962, S&P500 Endeksi 1970 yılından bu yana en kötü ilk yarı performansını gerçekleştirdi. Hatırlanırsa birkaç hafta önce S&P500 Endeksi için düşüş ve karamsarlığı tanımlayan ayı piyasasına geçildiği bildirilmişti. Parasal sıkılaşma etkisiyle uzun dönem enflasyonun düşeceği beklentisine bağlı olarak gelen alımlar ABD 10 yıllık bono faiz oranını %3.00 seviyesinin altına itti. Benzer görünüm Almanya 10 yıllık bonosu için de geçerli. Haziran ortasında %1.90 seviyesinin üzeri test edilmişti. Cuma günü %1.28 seviyesinin altını gördü. Tahvil faizleri ve borsalardaki eş zamanlı düşüş, resesyon fiyatlamasının sürdüğünü gösteriyor. Pariteler ise daha sakin. ABD dolarında değerlenme, euroda ise hafif zayıflama görüldü. Bu gelişmeler ışığında altının ons fiyatında satış baskısı devam ediyor. Dünyanın en büyük altın ithalatçılarından olan Hindistan’ın altın ithalatında vergi oranını yüzde 7,5’ten yüzde 12,5’e yükselttiğini açıklaması düşüşe katkı yaptı ve altının ons fiyatı 1.800 doların altını test etti. Petrol fiyatlarında ise zayıf görünüm hakim. Perşembe günkü OPEC+ toplantısında, petrol üretimini ağustosta günlük 648 bin varil artırma kararının yanı sıra ekonomilerde yavaşlama beklentilerinin talebi zayıflatacağı varsayımı, ABD Başkanı Biden’in üretim artışı için çağrıda bulunması fiyat düşüşünde etkili oldu. Ancak geri çekilmenin çok da derinlik kazandığını söylemek zor. Diğer yandan ekonomik verilere duyarlılık artmış durumda. ABD haftalık işsizlik başvuruları 231 bin olarak açıklanırken (önceki 229 bin) mayıs ayı reel kişisel harcamalardaki gerileme (%-0.4) ekonomideki resesyon emareleri olarak algılandı. Önümüzdeki cuma günü açıklanacak ABD haziran ayı tarım dışı istihdamı bu açıdan yakından takip edilecek. Beklenti 295 bin istihdam artışı olacağı yönünde (geçen ay 390 bin).

30 Haziran itibariyle yılın ilk yarısına ilişkin bilanço dönemi bitti. Bayram tatili sonrası bilançolar şekillenmeye başlarken bilanço beklentilerine ilişkin fiyatlanmalar da artabilir. Bu açıdan tatil sonrası hisse bazlı hareketlilik yoğunluk kazanacak. Yüksek enflasyon karşısında yatırımcı enflasyonu yenecek getiri arayışında. Döviz, faiz, gayrimenkul, altın, hisse senetleri akla ilk gelen alternatifler. Bunların arasında yüksek getiri sağlayanlar içinde hisse senetleri de var. Yılın ilk yarısı için enflasyonu %40 gibi kabul edersek ki pazartesi netleşecek, ilk beş aylık enflasyon %35,64 seviyesinde. Birçok hissenin getiri olarak enflasyonu yendiği görülüyor. Bu noktada hisse seçiminin önemine tekrardan değinmek gerekir. Sayısı çok fazla olmamakla birlikte doğru hisselerle enflasyon üzerinde getiri mümkün olabiliyor. Borsa İstanbul fiyat kazanç ve piyasa değeri/defter değeri gibi bilanço değerleme kriterlerine göre halen ucuz görünümünü sürdürüyor. BIST100 hisselerinin fiyat kazanç oranı ortalaması 6.5 civarında. Bu verilerin düşük ve ucuz olması borsaya ilginin artması için tek başına yeterli olmuyor. Bu görünümün fiyatlanması için talep artışı ve diğer piyasa şartlarının da tamamlanması gerekiyor. İlgi artıp azalmakla birlikte yüksek enflasyon olduğu sürece hisse senetleri alternatif olarak geçerliliğini koruyacak. Borsaya ilgi ve talebin artması için tasarruf düzeyinin yüksek olması gerekli. Tasarruf gelirin türevidir. Ekonomideki büyüme, kazanç ve gelir artışları gibi parametrelerin tasarruflar üzerinde etkili olduğu kabul gören bir durum. Türkiye mali piyasalarına yabancı ilgisinin azaldığını her perşembe TCMB tarafından açıklanan verilerden görebiliyoruz. Borsa İstanbul’da düşmeye devam eden yabancı payı Cuma günü %33.63 seviyesindeydi. Diğer yandan dış bakışı gösteren Türkiye’nin 5 yıllık CDS priminin 800 seviyesinin üzerinde seyretmesi önemli göstergelerden biri. Yabancı yatırımcının tavrı, piyasaların seyrinde yerli ağırlığının daha belirleyici olması nedeniyle bir ölçüde önemini kaybetmiş görülüyor. Ancak makroekonomik veriler ve döviz dengeleri için daha önemli hale gelmeye başladı.

Cuma günü haftanın kapanışında borsalara gelen tepki alım denemelerine rağmen zayıf görünüm sürüyor. Tepki alımlarının güç kazanması için gündemin ve diğer piyasa göstergelerinin yardımcı olması gerekecek.