Haftalık Borsa Yorumları – (28 Kasım – 2 Aralık 2022)

Borsa İstanbul’da olumlu seyir korunuyor.

Bu görünümde alternatif yatırım araçlarının (konut hariç) enflasyona karşı tasarrufları korumada yetersiz kalmasının en önemli etkenlerden biri olduğu geçtiğimiz yazılarımızda sıkça vurguladığımız bir konuydu. Halen de geçerliliği olan bu durum, olumlu şirket bilanço performansları, dış piyasalardan bu dönem negatif bir etki ve haber akışının gelmemesi, borsaya devam eden yatırımcı katılımı gibi gerekçelerle destekleniyor. Borsa İstanbul’da benzerine uzun yıllardır tanık olmadığımız teknik ve temel verilerle izahı zor bir çıkış yaşanıyor. Cuma gününü baz aldığımızda, yılbaşından bu yana yaşanan yükseliş 1999 yılından sonraki en sert çıkış. BIST100 Endeks getirisi yılbaşından bu yana %160 seviyelerine ulaştı. Hisse bazlı primlerde çok daha yüksek ve çarpıcı primler var. Bazı hisselerde bilanço ve temel verilerle açıklanması mümkün olmayan yükselişler yaşandı. Geçmiş yıllarda sert çıkışlar yaşandığında “yükseklik korkusundan” bahsedilir, temkinli davranılırdı. Bu dönem için BIST100 Endeksi’nde bu yönde değerlendirmeler yok veya çok az. Halen daha üst seviyeler hedef olarak dillendiriliyor. Bu hedefler çok gerçekçi bulunmasa da ciddi bir alternatifin olmaması nedeniyle belli yatırımcı grupları tarafından kabul görüyor. Referans noktalarından biri olarak BIST100 Endeksi’nde TL bazlı yeni zirveler oluşmakla birlikte dolar bazlı grafiklerde 2010 ve 2013’deki 500’lü zirvelerin oldukça gerisinde bulunulması gösteriliyor.

ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırım ve parasal sıkılaşma sürecine devam ediyor. Ancak son aylarda ABD enflasyon verilerindeki gerileme ile faiz artırımlarının yavaşlayacağı algısı öne çıktı. Bunu gerek Fed Başkanı Powell, gerekse Fed yetkilileri dile getirdiler. Geçen hafta yayınlanan son toplantıya ait Fed tutanaklarında; Çoğu Fed yetkilisi yakında faiz artış hızının yavaşlamasını desteklerken bazı katılımcılar artış hızının yavaşlamasının finansal riskleri azaltacağı görüşünde. Bazı üyeler erken bulsa da Avrupa Merkez Bankası’nda da benzer görüşler hakim. Fed ve Avrupa Merkez Bankaları için Aralık toplantılarında 50 baz puanlık faiz artırımı en güçlü olasılık olarak görülüyor. Anlaşılan resesyon riski nedeniyle “kaş yaparken göz çıkarmak” istemiyorlar. Gerçi Avrupa’da enflasyon (TÜFE) halen çift haneli ama Rusya ile yaşanan ambargo ve enerji krizi nedeniyle kantarın topuzunu da kaçırmaktan korkuyorlar. Cuma günü açıklanan veriye göre Almanya 3.çeyrekte %0.4, yıllıkta %1.2 büyüdü. 2.çeyrek yıllık büyüme %1.8 idi. Ekonomide yavaşlama konusu çok fazla gündem olmaya başladı. Son Fed tutanaklarında üyeler resesyon olasılığını %50’nin üzerinde görüyorlar. Hal böyle olunca enflasyon ile mücadele ne kadar öncelikli olursa olsun başka dengeleri de gözetmek zorundalar. Piyasalar bu durumu fiyatlamalara yansıtmaya başladı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz Perşembe günkü toplantısında beklendiği üzere 150 baz puanlık indirimle politika faiz oranını %9.00 seviyesine ve tek haneye çekmiş oldu. Toplantı sonrası yapılan duyuruda; “Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiş, ağustos ayında başlatılan faiz indirim döngüsünün sonlandırılmasına karar vermiştir.” vurgusuyla faiz indirim sürecinin tamamlandığını bildirdi. Hatırlanırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç ay önce; “Faizde düşüş sürecek, tek haneye inecek” şeklinde açıklama yapmıştı. Beklenen bir karar olması nedeniyle faiz indiriminin piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kaldı. Düşük faiz politikasıyla ekonomideki büyüme hedefine odaklanılmış görülüyor. Ancak bu politikanın döviz kurları ve enflasyon üzerindeki etkilerine ayrıca bakmak gerekecek.

TCMB verilerine göre yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono (DİBS) işlemlerinde 18 Kasım ile biten haftada; Hisse senetlerinde 56.5 milyon dolar alım, tahvil bonoda 20.5 milyon dolarlık satım yaptılar. Yabancı yatırımcıların son üç haftadır düşük montanlı da olsa hisse senetlerinde alıcı olmaları dikkat çekici bir gelişme. Alımları son üç haftada toplamda 210 milyon dolara ulaştı. Borsa İstanbul’un son dönemde 100 milyar TL’nin üzerindeki günlük işlem hacimlerini dikkate aldığımızda yabancı işlemlerinin çok ciddi olmadığı anlaşılacaktır. Buna karşılık tahvil bonodaki üç haftalık satış toplamı ise 57 milyon dolar oldu. Diğer taraftan yine 18 Kasım haftasında; Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı önceki haftaya göre yaklaşık 3 milyar dolar gerileme ile 210.3 milyar dolar olurken TCMB brüt rezervleri 5 milyar artışla 122.8 milyar dolara ulaştı. Rezervlerde son iki haftalık artış 9 milyar dolar oldu. Suudi Arabistan’ın TCMB’de 5 milyar dolarlık mevduat hesabı açtığı haberi de rezervler açısından kayda değer bir durum. Dış piyasalardaki son dönem gelişmeler Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelere bakışı biraz yumuşatmış görülüyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS’i (risk primi) 600 seviyesinin altına gerilerken 10 yıllık eurobond faiz oranları %10 seviyesinin altında işlem görmeye devam ediyor.