Haftalık Borsa Yorumları – (27 Haziran – 1 Temmuz 2022)

Piyasalarda gündemi önemli ölçüde merkez bankaları belirliyor.

Dış borsalarda tepki yükselişleri görülse de güç kazanamadı. ABD Merkez Bankası (Fed) ile başlayan parasal sıkılaşma ve faiz artırım süreci bazı ülkeler istisna olmak üzere genele yayılmış durumda. Çin, Japonya, Türkiye ve Mısır son dönemde faiz konusunu pas geçen ülkeler arasında yer alırken Avrupa Merkez Bankası’nın temmuz toplantısında 25 veya 50 baz puan faiz artırımına kesin gözü ile bakılıyor. Ayrıca bilindiği üzere Fed bilanço küçültme işlemlerine haziran ayı itibariyle başladı. İşin diğer tarafı merkez bankalarının sıkılaşma politikalarının reel ekonomiye yansımalarına dair kaygılar. Resesyon ve stagflasyon beklentileri hemen her kesim tarafından dillendiriliyor. Bu kadar konuşulması olabilirlik açısından biraz da kuşku yaratmıyor değil. Merkez bankaları, yüksek enflasyonun mutlaka dizginlenmesi yönünde mutabıklar. Ancak enflasyonu kontrol altına alalım derken kantarın topuzunu ağır kaçırıp ekonomiyi çok da hırpalamak istemiyorlar. Fed Başkanı Powell’ın Temsilciler Meclisi’ndeki yaptığı sunumda; “Niyetlerinin yumuşak iniş yapmak olduğunu ve enflasyonla mücadele taahhüdünün koşulsuz olduğu, enflasyonu hafife aldıklarını ama geçici olmadığını gördüklerini, para politikasında esnek olacakları ve resesyonun kesin bir beklenti olmadığı” gibi detaylara yer verdi. Ayrıca “yanıldım” diyen ABD Hazine Bakanı Yellen’dan sonra “enflasyonu hafife aldık” diyerek bir itiraf da Fed Başkanı Powell’dan gelmiş oldu. Piyasaların söylemlerini çok önemli referans olarak gördüğü figürlerin birbiri ardına “yanıldık” demesi etik olduğu kadar düşündürücü ve kayda değer bir durum. Şimdi söyledikleri piyasalar tarafından yine fiyatlanmaya devam ediliyor. Belki bir süre sonra “tekrar yanıldık” türü ifadeler duymayacağımızı kimse iddia edemez. Fed ve Avrupa Merkez Bankası politika ve söylemlerini yanılmaz, kesin referans olarak görmek çok doğru olmayabiliyor. Diğer yandan, ekonomik veriler yakından izlenmeye devam ediliyor. Geçen hafta açıklanan PMI verilerindeki gerileme ve ABD haftalık işsizlik başvurularındaki artış ekonomideki yavaşlama beklentilerini doğrular nitelikte. Almanya’da Haziran ayında imalat PMI 52 (mayıs 54,8), Fransa’da imalat PMI Haziran’da 51 (mayıs 54,6) olarak açıklanırken Euro Bölgesi’nde Haziran’da imalat PMI 54,6 seviyesinden 52 seviyesine, hizmetler sektöründe ise 56,1’den 52,8’e gerilediği görüldü. Ayrıca petrol ve bakır, demir çelik gibi sanayi emtia fiyatlarındaki düşüşler resesyon fiyatlaması yönünden belirgin emareler. Piyasalar bir yandan merkez bankalarının para politikaları, diğer yandan zayıflayan ekonomik veriler arasına sıkışmış durumda.

Önümüzdeki hafta gündem daha çok enflasyon ağırlıklı olacak. Euro Bölgesi, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya (Tokyo) enflasyon verileri (TÜFE) açıklanacak. Merkez Bankaları para politikaları için en önemli verilerden biri enflasyon olduğu için bu yöndeki duyarlılık oldukça yüksek. Ayrıca ABD konut fiyat endeksi ile ABD ve İngiltere büyümesi (GSYH) var. Bir diğer dikkat çeken veri güven endeksleri. Ekonomideki mevcut durum ve geleceğe dair beklentileri içeren güven endeksleri Almanya ve İngiltere’de dikkat çekici şekilde geriledi. Türkiye’de tüketici güveni, haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 6,2 gerileyerek 63.4 oldu ve yayınlanmaya başladığı 2004 yılından bu yana tarihin en düşük seviyesine çekildi.

Altının ons fiyatı Fed’in para politikasına bağlı olarak gerilemeye devam ediyor. Powell’ın son konuşmasında enflasyon ile mücadelede kararlılık vurgusu ve koşulsuz olduğunu söylemesi altın fiyatları üzerindeki baskının biraz daha artmasına neden oldu. Geri çekilmelerde 1.805 ve 1.787 seviyeleri yakından takip edilirken yükseliş denemelerinde 1.860- 1.880 seviyeleri önemli görülüyor. İç gündemde ise dolar/TL kurundaki yükselişin etkisiyle gram/TL fiyatı 1.000 seviyesinin üzerinde işlem görmeye devam ediyor. Yüksek enflasyon ile mücadelede kararlılık söylemeleri aynı zamanda ABD tahvil faiz oranları üzerinde de etkisini gösterdi. Ekonomideki yavaşlama ve enflasyonda uzun dönem gerileme beklentilerine bağlı olarak gelen alımlar ile ABD 10 yıllık bono faiz oranı düşüş eğilimine girdi. Ancak %3.00 seviyesinin üzerinde kalmaya devam ediyor. Dolar ve euroda ise fazlaca bir değişim gözlenmedi. Bu aşamada, Dolar Endeksi 104, euro/dolar paritesi 1.05 seviyelerini koruyorlar.

Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı bir süredir nereyse 214 milyar dolar seviyelerinde sabitlenmişti. 17 Haziran ile biten haftada 212.6 seviyesine gerileme görülürken TCMB brüt rezervlerinin önceki haftaya göre
1.5 milyar dolarlık azalışla 101 milyar dolar seviyesine çekildiği açıklandı. Yine 17 Haziran haftasında; Borsa İstanbul’da yurtdışı yerleşiklerin hisse senetlerinde 192.8 milyon dolar, tahvil bono (DİBS) 144.7 milyon dolarlık satış yaptıkları görüldü. Borsa İstanbul’da yabancı yatırımcı payı %33.73 seviyesine geriledi. Sıcak para çıkışları sürüyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi uzun süredir ilk defa geçen hafta 800 seviyesinin altını test ederken dış piyasalarda 10 yıllık tahvil (Benchmark) %10.00 seviyesinin altında işlem gördü. Türkiye’nin parasal dengelerinde mevcut görünüm geçen hafta önemli ölçüde korunmuş görülüyor.

Piyasalarda denge arayışı devam ediyor. İç gündeme Cuma akşamı yayınlanan BDDK tebliğinin fiyatlamasıyla dışarıyla uyumsuzluk gösterebilir. Piyasaları taşıyacak yeni beklenti ihtiyacı karşılanmadığı için gündemin seyrine göre piyasalarda dalgalı seyir görülüyor. Bu görünüm bu hafta için de geçerliliğini koruyor.