Haftalık Borsa Yorumları – (25-29 Temmuz 2022)

Piyasaların son dönemde gündemini büyük ölçüde merkez bankaları belirliyor.

Geçen hafta TCMB ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantıları vardı. Bu hafta da Fed toplantısı yakından takip edilecek. TCMB beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda “Küresel ekonomide yüksek enflasyonun devamı ve resesyon riskine dikkat çekilirken, cari işlemler dengesinde turizm kaynaklı güçlü iyileşme devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır” görüşlerine yer verildi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise beklentiler dahilinde 11 yıl sonra 50 baz puan faiz artışına gitti ve negatif faiz dönemini sonlandırdı. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’nin toplantı sonrası yaptığı açıklamalar ise bir bakıma son görünümün özeti gibiydi. Lagarde konuşmasında; “Gelecek toplantılarda faiz oranlarının normalleşmesinin uygun olacağı, ekonomik aktivitenin yavaşladığı, yüksek enflasyon baskılarının zayıf eurodan kaynaklandığı ve ücret artışının hala devam ettiği ve enflasyon riskinin yoğunlaştığı, ekonomik aktivitenin yavaşladığı” gibi önemli detaylar vardı. Konuşmada, resesyon riskine rağmen yüksek enflasyon, ücret ve istihdamın faiz artırım kararında etkili olduğu izlenimi hakim. Ayrıca yüksek enflasyonun zayıf eurodan kaynakladığının altını çizmesi para politikaları açısından önemli bir vurgu. ECB faiz artırım kararıyla parasal sıkılaşma ve faiz artırım sürecine başlarken bunun bir süre daha devamıyla resesyon riskine işaret etmesi önümüzdeki toplantılarda 50 baz puan faiz artırım ihtimalini zayıflattı. Bu euronun değer kazanımını sınırladı. ECB Eylül ayından sonra faiz artırımını durdurma kararı verebilir, şeklinde bazı piyasa görüşleri de gelmeye başladı. Şimdi dikkatler 27 Haziran’da toplanacak olan ABD Merkez Bankası (Fed) tarafına çevrildi. Beklentiler 75 veya 100 baz puanlık faiz artışı yönünde. Her iki olasılık da bir süredir gündemde. Dolayısıyla piyasa fiyatlamalarının içinde belli ölçüde var. Bu açıdan ikisi de sürpriz olmaz. Ancak 75 baz puanlık artırıma piyasalar daha olumlu bakacaktır. Fed toplantısı dışında artan Covid vakaları, Çin’deki gayrimenkul ve bankacılık sektörüne ilişkin gelişmeler, İtalya’da Başbakan Draghi’nin istifasıyla eylül, ekim gibi erken seçimin gündeme gelmesi, önümüzdeki hafta açıklanacak Almanya enflasyon verileri gündeme dair notlar olarak verilebilir.

Önümüzdeki haftadan itibaren Borsa İstanbul’da bilançolar açıklanmaya başlayıp ağustos ortasına kadar yayınlanmaya devam edecek. Bilanço sonuçlarına göre hisse bazlı hareketlilik artabilir. Hisse seçimi yatırımcılar için her zaman önemlidir. Bu dönem hisselerin fiyat kazanç ve piyasa değeri/defter değeri gibi rasyolara göre çok düşük fiyatlandığı bir sürecin içindeyiz. BİST100 Endeksi için fiyat kazanç oranı 6.6 seviyelerinde. Öncü bazı bankalar ve holding hisselerinde ise fiyat kazanç oranı 2-3 gibi fiyat kazanç oranına sahip hisseler var. Özellikle bankacılık sektörünün bu yılın ilk 5 ayında 132 milyar TL kâr açıkladığını dikkate alırsak yılın ilk yarısına ait bilançoların açıklanmasıyla banka fiyat kazanç oranlarının daha da gerileyeceğini tahmin etmek zor değil. Geçen yılın aynı döneminde bankaların kâr rakamı 24 milyar TL idi. Deyim yerinde ise bankalardaki kâr patlamasına rağmen ciddi alıcı gelmemesini piyasanın genel şartlarına yormak gerekir. Öncü banka hisse takaslarında ağırlıklı olarak yabancı yatırımcıların pay sahibi olması önemli. Borsada yabancılar satış yapacakları zaman doğal olarak bankalara yoğunlaşması fiyatlar üzerinde baskıya neden oluyor. Bilançolar ile birlikte genel ekonominin seyrini ve nabzını tutmak da mümkün. Özellikle satış ve kâr rakamlarındaki değişimler bu yönde ciddi bir sinyal verir. ABD’de ise bu yılın ikinci çeyrek bilançoları açıklanmaya devam ediliyor. Şimdiye kadar açıklanan bilançolarda beklentilerin üzerinde kâr açıklayanlar var. Ancak genelde zayıf olarak değerlendirmek mümkün.

Borsa İstanbul’da yabancı satışları dozu haftadan haftaya azalıp veya artmakla birlikte sürüyor. TCMB verilerine göre 14 Temmuz ile biten haftada; Yurtdışı yerleşiklerin hisse senetlerinde 37.4 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 41.9 milyon dolarlık satış yaptıkları açıklandı. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı uzun yılların en düşüğü olan %33 seviyelerine kadar geriledi. Aynı hafta TCMB brüt rezervleri 696 milyon dolar atışla 99.3 milyar dolar olurken bankalardaki yabancı para mevduatları 879 milyon dolar yükselerek 209.6 milyar dolara ulaştı. Geçtiğimiz günlerde 900 seviyesinin üzerini test eden Türkiye’nin 5 yıllık CDS (risk) primi ise 830 seviyelerine geriledi. Diğer yandan alınan birçok önleme rağmen döviz kurlarında çıkış hareketi devam ediyor. 20 Aralık zirvelerine yaklaşmaya başlayan yükseliş yakından izleniyor.

Piyasalarda yeni denge ve yön arayışı devam ediyor. Borsa İstanbul’da endeksin seyrinden çok bilanço dönemi olması nedeniyle hisse bazlı hareketlilik izlenirken endekste toparlanma sürecinin korunduğunu söylemek mümkün.