Haftalık Borsa Yorumları – (23-27 Mayıs 2022)

Dış borsalarda tepki alım denemelerine rağmen dış borsalarda satış baskısı korunuyor.

Merkez bankalarının parasal sıkılaşma politikaları, ekonomilerde resesyon beklentileri, yüksek enflasyon borsalarda yaşanan düşüşte öne çıkan gerekçeler. Parasal sıkılaşmanın devam edeceği beklentisinin yanında son dönemde yayınlanan verilerin ekonomideki yavaşlama tartışmalarını canlandırması borsalara ayrıca olumsuz yansıyan bir gelişme oldu. En yetkili ağızlardan gelen açıklamalar bir bakıma bu görünümü teyit eder mahiyetteydi. Diğer yandan ABD haftalık işsizlik başvuruları son dört ayın en yükseğine ulaştı ve 218 bin olarak açıklandı. Ayrıca, Walmart gibi büyük perakende firmalarının zayıf bilançoları bu görünüme katkı yaparken bilanço performanslarındaki zayıflamanın enflasyonun tüketici talebini olumsuz etkilediği şeklinde değerlendirmeleri beraberinde getirdi. Ekonomideki durgunluk beklentileri küresel bir durum. Japonya’da sürpriz şekilde yine yılın ilk çeyreğinde %1.0 küçülme yaşarken geçen hafta Çin sanayisi %2.9 daralma gösterdi. Çin’de vaka artışlarına bağlı kapanma ve karantinaların etkisi var tabi ki. Çin ve Japonya merkez bankaları ekonomiye destek vermek için gevşek para politikalarına devam edeceklerini açıkladılar. Çin Merkez Bankası, 5 yıllık kredi ana faiz oranını 15 baz puan düşüşle yüzde 4,45 seviyesine çekerken 1 yıllık kredi ana faiz oranı ise %3,7 seviyesinde tutuldu. Beklentiler 5-10 baz puan indirim yönündeydi. Çin ile ilgili diğer kayda değer gelişme, Şanghay’da salgın hastalığa bağlı kısıtlama ve kapanma tedbirlerinin yumuşatılması sokağa çıkma yasağının kaldırılması oldu. Bu durum son günlerde düşüş yaşayan petrol fiyatlarını biraz yükseltirken Brent Petrol tekrar 110 dolar seviyesini test etti. Ancak ekonomideki durgunluk beklentileri nedeniyle yükseliş denemesi oldukça sınırlı kaldı. Ayrıca aynı gerekçe ile çelik, bakır gibi bir çok emtia fiyatında düşüşler söz konusu.

Piyasaların önemli referans parametrelerinden biri olan ABD 10 yıllık bono faiz oranı yakından takip ediliyor. Son günlerde %3.00 seviyesinin altında ve % 2.80 seviyesine yakın işlem görüyor. Bu durum için hisse senetlerinden çıkan paranın tahvil ve bonolara yöneldiği şeklindeki değerlendirmeler yapıldı. ABD ekonomisindeki resesyon endişelerine bağlı olarak dolardaki zayıflama ve tahvil faiz düşüşü altının ons fiyatına tepki çıkışı olarak yansıdı. Ayrıca risk iştahında azalma ve yüksek enflasyon etkisi de var. Altının ons fiyatı 1.800 doların altını test ettikten sonra Cuma günü 1.840 seviyesinin üzerine çıktı. Fed’in sıkı para politikası altın fiyatındaki yükselişi sınırlayan bir gelişme olarak görülüyor. Altının bu dönem en fazla duyarlı olduğu parametre ABD tahvil bono faiz oranları. Ancak önümüzdeki dönemde, güvenli liman ihtiyacını artıran gelişmeler söz konusu olursa veya Fed resesyon tehlikesine istinaden faiz artırımlarında vites küçültürse bu durum altın fiyatına yükseliş yönlü etki edebilir. Fed Başkanı Powell konuşmalarında faiz konusunda her ihtimale bir açık kapı bırakıyor. Enflasyon ve ekonominin seyrine göre daha agresif veya gevşek bir politika olasılığını gündemde tutuyor. Beklenildiği üzere küresel ekonomi yavaşlarsa Fed faiz artırım ve parasal sıkılaşma konusunda bu kadar kararlı olabilecek mi sorusunun cevabını zamanla görebileceğiz.

İç ekonomik gündemin önemli satır başlıklarından biri perşembe günkü TCMB toplantısı olacak. Faiz değişimi beklenmiyor. Ancak para politikasına ilişkin değerlendirmeler açısından toplantı metni daha yakından takip edilecek. Dış dünyadaki faiz artış süreci yanında içeride %70’e dayanan enflasyon ve döviz kurlarındaki yükseliş TCMB’yi bir politika değişimine zorlar mı? Gerçi ekonomi yönetiminin tavrı belli. Ancak döviz kurları oldukça önemli bir done. Dolar/TL kurunda 16.00 seviyesi son günlerde çıpa işlevi görmeye başladı. Rezervlerin durumu zayıf. Diğer yandan piyasalar bir süredir hazırlığı yapıldığı söylenen “enflasyona endeksli tahvil” bekleyişini sürdürüyor. Getirisi yüksek olursa borsa ve döviz kurları için alternatif olabilir mi, TL’nin cazibesi artar, TL’ye değer kazandırır mı türünden değerlendirmeler yapılıyor. Enflasyona endeksli olacağına göre getirisi muhtemelen yüksek olacak. Bu yönde yeni bir açıklama yok.

Bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatı son bir süredir yatay bir seyir izliyor. Şubat ayından bu yana birkaç milyar dolarlık değişimlerle 215 milyar dolar civarında küçük çaplı dalgalanmalar görülüyor. 13 Mayıs haftasında 214 milyar dolar olarak açıklandı. Diğer yandan TCMB verilerine göre yine 13 Mayıs haftasında; TCMB brüt rezervleri bir önceki haftaya göre 5.7 milyar dolar gerileme ile 101,9 milyar dolar olurken Borsa İstanbul’da yabancı çıkışı aynı hafta hisse senetlerinde 766.9 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 298,1 milyon dolar olarak kaydedildi. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payındaki gerilme sürerken %35 seviyesinin üzerinde tutunma çabası görülüyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS oranı (risk primi) ise 700 seviyesinin üzerindeki seyrini sürdürüyor.

Satış baskısı altındaki borsalarda destek noktalarında tepki alımları görülebilir. Ancak olası tepki alım denemelerinin güç kazanması için zor gündemin etkisinin azalması ve beklenti ihtiyacının karşılanması önemli olacak.