Haftalık Borsa Yorumları – (22-26 Ağustos 2022)

Borsa olumlu hava ile birlikte kapanış ve işlem hacmi rekorları kırılıyor.

İyimserliğin nedeni para girişleri ve yükselişe katılım. Uzun sayılabilecek bir aradan sonra geçtiğimiz iki haftadır yabancı yatırımcılar alım da yapmaya başladı. Hisse senetlerinde yabancı payı cuma günü itibariyle %34’ün üzerinde çıktı. Ağustos ayının ilk günlerinde %32.70 idi. Ama ağırlık halen yerli yatırımcıda. Borsayı yukarıya taşıyan etkenlere bakıldığında; Olumlu gelen yılın ilk yarısına ait bilançolar ve düşük seyrini koruyan fiyat kazanç oranları, enflasyona karşı getiri arayışı, bu aşamada piyasa bozucu haber akışlarının olmaması gibi bazı gelişmeleri saymak mümkün. Tavsiye olarak görülmemesi şartıyla; BIST100 Endeksi hisselerinde fiyat kazanç oranı ortalaması 5.6 civarında. Lokomotif banka, holding ve sanayi hisselerinde bu oranlar 2 ile 4 arasında. Bazı banka hisselerinde 2’nin altında olanlar var. İlk 6 aylık bilançolar çok iyi gelince hisselerdeki primlere rağmen fiyat kazanç oranları yerinde saydı veya düştü. Kısaca fiyat kazanç oranının açılımına bakacak olursak; Şirketin piyasa değerinin bir yıllık kârına bölünmesiyle bulunur ve düşük olması tercih sebebidir. Ucuz olarak değerlendirilen hisselere talep de artınca haliyle yükseliş ivme kazandı. Bu açıdan dış piyasalar, gündem, beklenti gibi piyasa parametrelerine bu ara pek duyarlılık yok. Para akışı izleniyor. Borsa İstanbul’da temel açıdan ucuz konumu sürüyor olsa da teknik açıdan primli diyebileceğimiz bir görünüm var.

TCMB’nin geçen haftaki toplantısında sürpriz olarak değerlendirildi. ABD ve Avrupa Merkez Bankaları öncülüğünde Çin ve Rusya gibi birkaç ülke hariç dış dünyada faiz artırım süreci devam ederken, yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki yükselişe rağmen faiz indirimi beklenmiyordu. Ekonomi yönetiminin yüksek enflasyon ile mücadeleden çok ekonomideki büyümeye öncelik verdiği anlaşılıyor. Ayrıca son haftalarda Türkiye’ye giren dövizin TCMB’nin elini rahatlattığı ilk akla gelen nedenlerden bir oldu. Son üç haftada TCMB brüt rezervlerinde 15 milyar doları aşkın artış var. 98 milyar dolardan 113 milyar dolara çıktı. 12 Ağustos ile biten haftada brüt rezervlerde 5 milyar dolarlık bir artış söz konusu. Bankalardaki yabancı para mevduatı ise 300 milyon dolarlık artış ile 217 milyar doları geçti. Toplantı sonrası yayınlanan metinin geneliyle karar arasında çok paralellik kurulmasa da “küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağı, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret ettiği” yönündeki ifadeler TCMB açısından bir gerekçe veriyor. Ayrıca TCMB’nin “politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir” vurgusu da yeni faiz indirimleri olmayacağı gibi bir görüş veriyor. Faiz indiriminin Borsa İstanbul’da kısa süreli bir dalgalanmaya neden olsa da etkileri kısa sürdü ve toparlanma geldi. Ancak döviz kurlarına yükseliş olarak yansıdı ve dolar/TL kuru 18.00 seviyesinin üzerinde işlem görmeye başladı. Bir süredir bu seviyeyi geçmekte zorlanıyordu. Faiz düşüşünün kurları yukarı çekmesi piyasa işleyişi gereği olağan bir durum. TCMB rezervlerindeki artış döviz kurlarını baskılamakta kullanılacak mı? Kur artışının enflasyon üzerindeki etkisi ne kadar olacak? Hatırlanırsa temmuz enflasyonu biraz ivme kaybetmişti. Ayrıca TCMB’nin faiz kararının kredi faiz oranlarına ve ekonomideki büyümeye ne ölçüde yansıyacağı konusu önümüzdeki dönem izlenecek konular arasında olacak. Yakından takip edilen diğer parametreler ise Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi ve eurobond faiz oranları. CDS primi 900 seviyesinden 650 seviyesine çekildikten sonra tekrar 770 seviyelerine yükselirken 10 yıllık eurobond faizi %9.2 seviyesini gördükten sonra tekrar %10 seviyesine ulaştı. Dalgalı seyir devam ediyor. Ancak iç piyasaların bu yöndeki gelişmelere tepkisi oldukça zayıf.

ABD’de temmuz enflasyonun beklentilerin altında kalmasıyla Fed’in faiz artırımlarını yavaşlatması olasılığı ve daha az şahin politika uygulayacağı algısı öne çıkmıştı. Ancak bu algı değişmeye başladı. Özellikle konut verileri yakından izleniyor. Çin, İngiltere ve Türkiye’de konut satışlarında bir zayıflama söz konusu. Konut sektörü ekonomik görünüm hakkında görüş veren en önemli sektörlerden. Piyasalarda olumlu seyir korunmakla birlikte dış piyasalara duyarlılığın artmasıyla daha temkinli görünüm öne çıkabilir.