Haftalık Borsa Yorumları – (21-25 Mart 2022)

Piyasalarda yoğun gündem ile birlikte dalgalı seyir devam ediyor. Rusya-Ukrayna kaynaklı gelişmelerin dışında merkez bankaları faiz karaları öne çıkan yakından takip edildi. Gelen kararlar beklentiler dahilinde olduğu için fazlaca bir dalgalanmaya neden olmadı. Fed, beklendiği üzere faiz oranı 25 baz puan artırdı. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda; Bu yıl içinde 6 defa daha faiz artışı öngörülürken önümüzdeki aylarda bilanço küçültmeye başlanacağı ve bir sonraki mayıs toplantısında durumun görüşüleceği, istihdam ve ekonominin güçlü olduğu vurgulandı. Bu yıl için enflasyon hedefi yukarı, ekonomik büyüme aşağı yönlü revize edildi. Fed’in faiz artırım kararıyla küresel ekonomide yeni bir dönem başladı. 2020 yılı mart ayında pandemiyle uygulamaya konulan düşük faiz ve bol likidite ortamı artık sonlanıp yerini parasal sıkılaştırma sürecine bırakıyor. Dış dünyada önümüzdeki dönem, para daha kıt ve pahalı olacak. Bu elbette Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için istenen bir durum değil. Global ekonomi açısından Fed ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere merkez bankalarının genişlemeci para politikaları oldukça yararlı oldu. Aksi takdirde dünya Koranavirüs vakasını çok daha zor şartlarda geçirebilirdi. Bu süreçte, Fed ve ECB bilançosu iki katından fazla şişti. Küresel ekonomi büyürken istihdam arttı, enflasyonda rekor artışlar görüldü. Gayrimenkul, emtia ve hisse senetleri öncü olmak üzere varlık fiyatları arttı. Bu arada dünya çok daha borçlandı. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre, küresel borç pandemi öncesine göre yaklaşık 50 trilyon dolarlık artış ile 300 trilyon doları geçti. Şimdi Rusya-Ukrayna savaşının da petrol ve emtia fiyatlarını tetiklemesiyle kontrolden çıkma riski olan enflasyonu dizginleme zamanı. Bu açıdan faiz artırımı ve sıkı para politikası doğru. Bununla birlikte savaş şartları başka bir yöne evrilir, yeni koşulları dayatırsa bu duruma merkez bankaları gerekli esnekliği göstereceklerini beyan ettiler. Fed üyesi Waller, “Veriler bize 50 baz puan çağırısı yapıyor ama biz jeopolitik olaylara dikkat ediyoruz” dedi. Muhtemelen Avrupa Merkez Bankası Fed’i takip edecektir. Goldman Sachs ve Deutsche Bank, bu yıl için ECB’den iki faiz artırımı bekliyor. Hatırlanırsa, ECB Başkanı Christine Lagarde’ın geçtiğimiz günlerdeki açıklamaları şahin olarak değerlendirilmiş, bu yönde bir işaret olarak görülmüştü. Diğer yandan, parasal sıkılaşmadaki gecikme enflasyonun kontrolden çıkma riskini barındırırken, erken veya gereğinden fazla sıkılaşmanın ekonomilerdeki toparlanmaya zarar verebileceği kaygısı devam ediyor. Ancak ABD’de enflasyonun son 40 yılın en yüksek rakamına ulaşması faiz artırımı konusunda fazla tereddüde yer bırakmadı. Fed dışında diğer merkez bankalarında da faiz artırımları sürüyor. Dış piyasalar, merkez bankaları politikalarına karşı gardını daha önce almışlardı. Fed kaynaklı açıklamalarla mart ayından itibaren bu sürecin başlayacağı biliniyordu. Belirsizlik kalktığı ve yol haritası biraz daha netleştiği için Fed’in faiz hamlesine piyasalar olumlu tepki verdi. Fakat önümüzdeki dönemde orta ve uzun vadeli fiyatlamalar farklı olabilir.

İç piyasalar geçen Perşembe günkü toplantıya odaklanmıştı. Beklentilere uygun şekilde faiz %14.00 seviyesinde sabit bırakıldı. Yüksek enflasyon ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faizi arasındaki makasın oldukça açılması (eksi faiz) ve dış dünyada sıkı para politikalarının öne çıkmasına bağlı olarak TCMB’den faiz artışı bekleyenler de vardı. Merkez Bankası faizi sabit tutmasına gerekçe olarak, küresel enflasyon yüksek ama Rusya-Ukrayna savaşının yerini barış ortamına bırakacağı ve enflasyonda artış hızının zayıflayacağı beklentisini gösterdi. TCMB’nin faiz kararına tepkiler de gelmeye başladı. JPMorgan, Türkiye’de enflasyonun yılın son ayına kadar %60 ve üzerinde kalmasını ve TCMB’nin yıl sonuna kadar faiz oranlarını değiştirmemesini bekliyor. Ayrıca net bir politika yönlendirmesi olmadığını ve faiz açıklamasında önceki aya göre anlamlı bir şekilde fark bulunmadığını vurguladı. Bunun da reel faiz oranının uzun bir süre negatifte kalacağı anlamına geldiğini ve enflasyonla mücadeleyi daha da zorlaştırmakla kalmadığını aynı zamanda lirayı oldukça kırılgan bir durumda bıraktığını belirtti. Bu görüş bir dış bakış olarak dikkate alınmasında yarar var.

Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken diğer yandan barış veya ateşkes görüşmeleri de sürüyor. Yapılan müzakerelerden henüz anlaşma çıkmış değil. Arabulucu ülkelerin çabasına rağmen henüz uzlaşma yok. Ama umutlar azalmakla birlikte korunuyor. Bir bakıma soğuk savaş yıllarını çağrıştıracak şekilde Rusya’nın dış dünyadan soyutlanma süreci devam ediyor. ABD Temsilciler Meclisi, ABD’nin Rusya ve Belarus ile normal ticari ilişkilerini askıya almasını öngören yasa tasarısını onayladı. Yine ABD kaynaklı açıklamalarda “Savaş uzarsa Putin nükleer tehditlere başvurabilir” görüşlerine yer verildi. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, tahvil temerrüt riski nedeniyle Rusya’nın kredi notunu ‘CC’ye düşürdü.

Son dönemde Borsa İstanbul, dışarıya göre güçlü görünüm sürüyor. Buna karşılık Yabancı yatırımcıların hisse senetleri ve tahvil bonoda satıcılı tavrı sürüyor. 11 Mart ile biten haftada, hisse senetlerinde 289.8 milyon dolar, tahvil bonoda

121 milyon dolar satış yaptılar. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı %37.58 oldu. Yabancı satışlarına rağmen Borsa İstanbul’da son günlerdeki yükseliş, yerli yatırımcının ilgisinin arttığını gösteriyor. Düşük faiz ve yüksek enflasyon ortamında korunma aracı olarak hisse senetlerinin öne çıkması olağan karşılanabilir. Ama bu aşamada yoğun bir ilgiden söz etmek zor. TCMB brüt rezervleri yine 11 Mart haftasında, bir önceki haftaya göre 1.4 milyar düşüşle 108.8 milyar dolar gerilerken bankalardaki yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı ise yaklaşık 2 milyar dolar artış ile 216.1 milyar dolara yükseldi. Banka ve para istatistiklerinde geçtiğimiz haftalara göre çok belirgin değişimler görülmüyor.

Piyasalarda savaşa dair tedirginlikler korunmakla birlikte fiyatlamaların belli ölçüde yapılmış olmasına bağlı olarak bu aşamada mevcut şartlar altında daha iyimser bir havadan söz edilebilir.