Haftalık Borsa Yorumları – (14-18 Şubat 2022)

Piyasalar Rusya-Ukrayna gerginliği ve ABD ocak ayı enflasyon (TÜFE) verilerine odaklandı.

Beklentileri aşan tarım dışı istihdam verilerinin ardından TÜFE verisinin de son 40 yılın en yüksek rakamına ulaşmasını piyasalar olumsuz fiyatladı. İstihdam ve enflasyon Fed tarafından faiz ve para politikası kararları noktasında en önemli referanslar arasında. Bu açıdan Fed’in mart ayında faiz artırımı ve parasal sıkılaşma sürecinin başlaması için koşullar önemli ölçüde tamamlanmış görülüyor. Bir bakıma kesinlik kazanmış gibi. Ancak yine de mart ayında Fed kararını görmek yerinde olacak. Omicron varyantı ve Rusya-Ukrayna olayı gibi gelişmelerin farklı yönlere evrilmesi söz konusu olursa olağandışı haller için ihtiyatlı olmakta yarar var. Geçen haftaki toplantı sonrası faiz artırım olasılığından bahseden Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, “Faiz artırım konusunda şimdi çok acele hareket edersek, ekonomilerimizin toparlanması önemli ölçüde ivme kaybedebilir ve istihdam risk altında olabilir.” dedi. Ayrıca, “hızlı faiz artırımı enflasyon sorununu çözmeyecek” dedi. Almanya’da cuma günü enflasyon (TÜFE) beklentilere paralel şekilde yüzde 4.9 olarak açıklandı. Geçen ayda aynıydı. Lagarde’nin faiz artırımı konusunda daha temkinli hale gelmesinin sebebi Avrupa’da enflasyonun zayıf seyretmesi olabilir. Bununla birlikte ABD tarafında daha hızlı ve aceleci bir tavır var. Fed’in 50 baz puan adımlı faiz artırım olasılığı Perşembe günkü enflasyon verisi sonrası yüzde 80-90 seviyelerine yükseldi. St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Fed’in ülkede görülen son 40 yılın en yüksek enflasyon oranına cevap olarak 1 Temmuz 2022’ye kadar 100 baz puanlık faiz artışı yapması gerektiği görüşünde. Bu yılki beklentiler genelde Fed faiz oranının ağırlıklı olarak 1.50-1.75 bandında olabileceği yönündeydi. ABD Başkanı Biden ise enflasyona karşı ellerindeki her aracı kullandıklarını söyledi. Bu arada farklı ülkelerden faiz artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Türkiye gibi gelişen piyasaların önemli ülkesi Meksika Merkez Bankası, 50 baz puan artırım ile faizi yüzde 6.00 seviyesine yükseltti. Rusya ise 100 baz puanlık artırımla faiz oranını yüzde 9,5 seviyesine çekti. Rusya’dan geçtiğimiz aylarda art arda faiz artırımları gelmişti.

ABD enflasyon verisi sonrası borsalarda satıcılı ama sakin bir seyir görüldü. Fakat cuma akşamı Rusya- Ukrayna arasında gerilimin yükseldiği haberleriyle birlikte ABD borsalarındaki satışlar biraz daha hızlandı. ABD’de yükselen enflasyona en sert tepkiyi tahvil bono faizleri vermişti. Referans niteliği taşıyan ABD 10 yıllık bono faizinde yüzde 2.00 geçildi, ama bu seviyenin üzerinde kalınamadı. ABD dolarında zayıf görünüm korunmakla birlikte hafif bir değer kazanımı görülürken altının ons fiyatında tepki yükselişi vardı. Yüksek enflasyon yanında tekrar ısınmaya başlayan Rusya-Ukrayna gerginliği güvenli liman özelliğini öne çıkardı. ABD tahvil faizlerindeki yükselişin sonraki aşamada yerini düşüşe bırakması da altın fiyatına katkı yapan bir gelişme oldu. Petrolde ise yükseliş hareketi gücünü koruyor. Rusya-Ukrayna olayında tansiyonun yükselmesi, petrol stoklarındaki zayıflama yanında Uluslararası Enerji Ajansı’nın OPEC+ ülkelerinin üretimi sıkılaştıracağı beklentisiyle petrol fiyatlarının daha fazla yükselebileceği yönünde görüş açıklaması önemliydi. 100 doların görüleceği şeklinde bazı ABD yatırım bankalarından tahminler gelmişti.
17 Şubat Perşembe günü TCMB faiz kararı için toplanıyor. Gösterge faiz oranında değişiklik beklenmiyor. Türkiye’de enflasyonun %48’i geçmesi ve TCMB faiz oranı ile enflasyon (TÜFE) makasının oldukça açılması (eksi faiz), Fed’in parasal sıkılaştırma ve faiz artırımına hazırlanması faizi sabit tutması için yeterli gerekçeler. Faiz artırımının bu aşamada söz konusu olamayacağı daha önce ekonomi yönetimi tarafından açıklanmıştı. Ayrıca döviz kurlarının dengede olması önemli.

TCMB’nin açıkladığı 4 Şubat ile biten haftadaki verilere göre; Borsa İstanbul’da yurtdışı yerleşiklerin hisse satışı 81.9 milyon dolar olurken tahvil bonoda (DİBS) 35.5 milyon dolarlık alım söz konusu. Borsada hisse senetlerindeki yabancı payı yüzde 40 seviyesinin altına inmiş durumda. (Yüzde 39.59) Yabancılar aralık ayından bu yana hisse senetlerinde satış tarafında görülüyor. Hisse senetlerinde Ocak ayındaki yabancı satışı 267.3 milyon dolar oldu. Diğer yandan bankalardaki döviz mevduatında düşüş sürüyor. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı bir önceki haftaya göre 3 milyar dolar azalışla 225 milyar dolara çekildi. Bu noktada “kur garantili mevduat paketinin” etkisini de dikkate almak gerekir. Dövizdeki çözülmenin tamamına yakını şirketlerin mevduatından kaynaklanıyor. Tüzel kişilere verilen teşvikler etkili olmuş görülüyor. TCMB brüt rezervleri ise bir önceki haftaya göre 4 milyar dolarlık artışla 114 milyar dolara yükselmiş durumda. Döviz rezervleri açısından TL’nin de değer kaybının da etkisiyle bu yaz turizm sektörüne çok fazla umut bağlanmış durumda. 40 milyar dolarlık bir turizm geliri beklentisi fazlaca dillendirilen bir konu. Diğer yandan cuma günü yayınlanan “ödemeler dengesi” tablosuna değinmek yerinde olacak. Cari denge, aralık ayında 3.8 milyar dolar, 2021 yılında 14.8 milyar dolar açık verdi. Aralık ayındaki açığın kaynağı dış ticaret verileri, yani ithalat, ihracat farkı. Verilen açıkta, TL’nin değer kazanımı yanında artan enerji maliyetleri önemli etkenler. Bu görünüm birkaç ay daha sürebilir. Hatırlanırsa Ocak ayı dış ticaret açığı 10.4 milyar dolar açık vermişti.

Piyasalarda yoğun gündem nedeniyle dalgalı seyrin devamı beklenebilir. Mevcut trendler korunmakla birlikte yayınlanan bilançolara bağlı olarak hisse bazlı hareketler ile borsalarda zayıf görünüm sürebilir.