‘Faiz arbitrajcıları’ için mutlu gün

Baştan belirteyim; TCMB’nin son faiz artış kararına katılmıyorum. Çünkü, söz konusu faiz artışı kararını canı gönülden talep eden, kaç haftadır bu konuda ‘piyasa beklentisi’ oluşturan finans piyasası profesyonelleri ve finans kurumlarının ekonomistlerinin esas peşlerinde koştukları ‘faiz arbitrajı’ mı, merak ediyorum. Konuyu açayım. ‘Faiz arbitrajı’ birbiriyle farklı faiz düzeyinde olan iki ekonomi arasında, düşük faiz seviyesindeki ülkenin yatırımcılarının daha fazla faiz getirisi elde etmek adına, faizi seviyesi daha yüksek düzeydeki ekonomiye yönelmesidir. Japon ev hanımlarının yıllarca ‘carry trade’, yani tasarruflarını yüksek faizli TL yatırım araçlarına yönlendirdikleri hep dinledik durduk.

2008 küresel finans krizi, krizden etkilenen ABD ve Avrupa ekonomilerinde ciddi boyutlarda bir faiz indirimini, ABD (Fed) ve AB (ECB) merkez bankaları için hayli geniş bir karşılıksız para basımını ve bilanço genişlemesini zorunlu kıldı. Buna, Japonya’yı da eklediğimizde, trilyonlarca doları bulan parasal genişleme ve bu paranın ‘sıfır’ faizle piyasaya sunulması, faiz hadleri daha yüksek ekonomilerden ‘faiz arbitrajı’ ile hayli yüksek ‘reel faiz’ geliri elde edilmesini sağlayacak bir spekülasyon ortamını adeta kamçıladı. Öyle ki,negatif faiz getirisi olan tahviller dahil, dünyada negatif getirisi olan yatırım araçlarına park etmiş parasal büyüklük 19 trilyon dolara dayanmış durumda.

Dünyanın önde gelen tüm uluslararası finans kurumları ve onların Türkiye’deki muhatapları, müşterileri için deli gibi yüksek reel getirisi olan yatırım ortamı aramaktalar.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!