Doğu Akdeniz’de idrar yarışı

Çarşamba günü toplanan AB COREFER sonrasında Konsey Başkanı Donald Tusk “Türkiye’ye yaptırım işi kesin” dedi. Artık hangi yaptırımların uygulanacağı tartışılıyor. Perşembe günü de oturumuna devam edecek COREFER’in gündeminde en tartışmalı konu müzakerelerin resmen askıya alınması.

Yaptırımlar değil bu naçiz makalenin ana fikri. Doğu Akdeniz’de hidrokarbon zenginliği uğruna yaşanan sidik yarışı. Önce İsrail, Mısır, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan, sonra ABD, arkasından (siz şaşırmış olabilirsiniz, ben hiç şaşırmadım) yeni stratejik ortağımız Rusya ve en nihayetinde de AB Türkiye’ye karşı cephe alıp bir kez daha bu kavanoz dipli dünyada Kıbrıs Türkü’nün delik akçe kadar değeri olmadığını ispatladılar.

Doğu Akdeniz’de zengin doğal gaz ve petrol yatakları olduğu kesin. Bu yatakların dostane işbirliği ortamında hakkaniyetle paylaşılacağını düşünmek de diplomasi değil saflık olur. Ama bu işin altında başka bir bit yeniği var Dostlar. Sebebi de şu, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon bol da, ticarileştirmek (monetize etmek) yani paraya çevirmek kolay dğeil. Farklı motivasyonları olan 3 grup aktöre karşı ringe çıktık.

Doğal gaz pazarının yapısı devrim hızında değişiyor. Öncelikle, çok uzun vadeli, nihai kullanıma çok sıkı şartlar getiren, sabit fiyatlı sözleşmelerle satış devri kapanıyor ki bu da yeni boru hatları inşa etmeyi oldukça riskli hale getiriyor. İkincisi, ABD sıvılaştırılmış gaz yükleme terminallerine büyük yatırım yaptı, Katar zaten bir numara, artık spot piyasa doğal gaz kaynıyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!