Doğu Akdeniz ve Kafkasya

Ferhat Ünlü’nün geçtiğimiz pazartesi günkü yazısı ‘işaret fişeği’ niteliğindeydi. Bu yılın haziran ayından itibaren, Ermenistanlı yetkililerin Erivan’da ve Irak’ta, alenen, PKK’nın üst yönetimi ile ‘yabancı terörist savaşçı’ (yts) kullanımı için, 15 bin gibi bir sayının dahi telaffuz edildiği pazarlık sürecinde olması, bu gelişmeler süregelirken, geçtiğimiz hafta çarşamba günkü yazımda işaret ettiğim, Çin ve Rusya’nın ‘Kafkaslar 2020’ adı altında gerçekleştirdikleri ve Ermenistan, Belarus, İran, Myanmar, Pakistan gibi ülkelerin de katıldığı askeri tatbikatının hemen sonrasında, Ermenistan’ın dün Dağlık Karabadağ’daki sivil yerleşimlere ve Azerbaycan cephesine saldırısı pek çok yönüyle değerlendirilmeli.

Öncelikle, Ermenistan’ın son dönemde Azerbaycan’a yönelik tehditlerini tırmandırması, Rusya, İran, Fransa denkleminde, Türkiye ile ‘Suriye’, ‘Doğu Akdeniz’, ‘Libya’ denkleminde yürütülen geniş kapsamlı müzakerelerde, Türkiye’nin büyük bir ‘diplomatik beceri’yle yürüttüğü süreçte, ‘Kafkasya’da yeni bir cephe açarak, Türkiye’nin konsantrasyonunu, kararlılığını zayıflatmaya yönelik bir taktik adım olasılığını güçlendiriyor. İkinci bir husus, Irak’taki PKK’ların Ermenistan’a yts olarak kaydırılmaları.

Ermenistan’ın bu yönde bir adımı iki sonuca hizmet etme olasılığı taşıyor. Birincisi, Barzani yönetiminin Irak’ın kuzeyinde otoritesini sağlamlaştırması. Bu ABD ve İsrail’in tercih edeceği bir gelişmedir. İkincisi ise, PKK’lardan oluşacak yts aracılığı ile, Azerbaycan’ın içlerine ‘istikrarsızlaştırma’ amaçlı terör eylemleri; bilhassa Bakü-Tiflis-Ceyhan ve TANAP gibi kritik önemdeki boru hatlarına yönelik, Türkiye’nin küresel ve bölgesel enerji oyununda ağırlığını arttıran projelere yönelik olası saldırılar hedefleniyor olabilir. Çünkü, Rusya ve İran da Türkiye’nin bölgesel enerji rekabetinde elinin güçlenmesini istemez. Bu nedenle, PKK’nın başını ezen Türkiye’nin Azerbaycan’a bu alanda da destek vermesi hayati önem taşıyacak.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!