Dış açık, kur ve şirket borçları

Atilla Yeşilada – 01.11.2016

Türkiye ekonomisi hakkında kahramanca yazmaya devam ediyorum, ama bir anlamı kaldı mı, ben de emin değilim.

Kelle başı milli geliri 3 bin ve 9 bin dolar olan ekonomiler arasında nitelik farkları vardır. Birincisini babanızın ahırı gibi yönetebilirsiniz. Hatta böyle yönetseniz daha hızlı kalkınırsınız. Ama ikincisi keman virtüözü gibi ince bir dokunuş ve ton hassasiyeti ister. Üç gün içinde demokrasiye traktörle girip muhalefetin son kalan kurumlarını da hallaç pamuğu gibi attığınızda, o ülkeye sermaye çekmek, ya da en verimli sınıfları olan okumuş-yazmış vatandaşlardan üretim beklemek zor olur.

Çevrem hali-vakit iyi laik vatandaşlardan oluşur %90. Ama artık herkes genelde AKP’ye oy veren ve FETÖ’cü damgası yiyip ekmeğinden-özgürlüğünden olan alt sınıfların dramından konuşuyor.  İkinci konu ise yurtdışına göçen, ya da oturma izin için para transfer eden tanıdıklar. Hiç bir zaman çevremden duyduklarımı done kabul edip analiz yapmadım. Bu kez de yapmayacağım ve veriler korkularımı teyid edinceye kadar ülkede asayişi sağlamak adına insana yapılan zulmün ekonomiyi de bitireceği tezini kendime saklayacağım.

Ama, bu temizlik operasyonları olmasa da, ekonomide kötüye gidişi hızlandıran unsurlar  artık göze batar oldu. Karşımıza her gün yeni bir mekanizma çıkıyor. Pazartesi Eylül dış ticaret açığının genişlediğini gördük. Bu makalede size genişleyen cari açık, kur ve  şirketlerin F/X borçları arasındaki fasit daireyi anlatacağım. TCMB de bu üçlemeyi çözmüş olacak ki rezerv opsiyon katsayıları ile oynayarak  piyasaya ek döviz likiditesi verdi.

Eylül’de dış ticaret açığı yılık bazda %14 daralırken, geçen yılın aynı ayına göre %14 arttı. Turizm gelirleri hızla düşmeye devam ettiğine göre, Eylül cari açık da genişleyecek. Bir yanda da TL değer kaybediyor. Dolayısı ile cari açığın GSYIH’ya oranı oldukça hızlı bir genişleme içinde. Sene sonunda oran %5’i bulur ve gelecek sene de ekonomide büyüme %3’ün altına düşse de daralmaz.

Devamı için TIKLAYINIZ!