Demokratik ve ekonomik kalkınma için ‘istikrar’

Bir ülke için demokratik ve ekonomik standartlarını yükseltmenin, ‘demokratik’ ve ‘ekonomik’ kalkınmasını sürdürülebilir kılmanın en temel unsuru ‘siyasi istikrar’; yani siyaset alanının kurumsallaşmasıdır. Türkiye, 2006 Danıştay saldırısından bu yana, siyasetin kurumsallaşmasını engellemek adına, siyasi istikrarın kalıcı olarak tesisini önlemek, bertaraf etmek adına ‘sayısız’ hainlikle, sayısız ‘karanlık operasyon’la karşı karşıya kaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliğinde, ‘siyasi istikrar’ı kalıcı hale getiren ‘Devlet Kapasitesi’ eğer inşa edilemeseydi; Türkiye son 19 yılda yaşadığımız pek çok ulusal, bölgesel, küresel zorluk ve krizlerden çıkamazdı.
Önümüzdeki 10 ve 25 yıllık dönem, Atlantik ile Asya-Pasifik arasında rekabetin daha da tırmanacağı; bununla birlikte bölgesel ve küresel meselelerin iki coğrafik alan arasında giderek tırmanan gerginlik ve tehdit algısıyla değil; tersine, daha güçlü işbirliğiyle ancak çözüme ulaşabileceği bir döneme işaret ediyor.
Türkiye, bu iki önemli coğrafik güç merkezi arasında elzem olan işbirliğine en büyük katkıyı sağlayacak ülkelerin başında gelmekte. Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı ‘siyasi istikrar’ı perçinlemek adına, yeni nesil demokratik ve ekonomik reformlarla, Türkiye ‘yeşil büyüme’ye, ‘yeşil enerji’ye, ‘yeşil teknoloji’ye dayalı, özel sektör ve kamunun ‘kurumsallaşma’ sürecini katlayacak 3 yıllık bir ‘yeniden yapılanma’ dönemi için düğmeye basılmış durumda.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!