Değişen finans dünyası ve nal toplayan Türkiye

Atilla Yeşilada – 15.09.2017

Haklı ve huzur dolu bir mutluluk içindeyim. Psikiyatristim sağolsun, yeni reçetem sayesinde 2 hafta kadar tek bir konuya odaklanarak dünya ekonomisi hakkında görüşlerimi klavyeye dökebildim. Hatta bunların bir kısmı klavyenin tuşlarından sızarak makale haline geldi. Artık yavaştan Türkiye’ye geçiş yapabilirim. Ama yeni reçetenin bir dezavantajı var, artık gülemiyorum, daha doğrusu ağzımla gülemiyorum. O yüzden o çok sevdiğiniz soğuk esprilerin dozu düşecek. Hemingway’in Prozac aldıktan sona ilk cümlesini hatırlıyorum: “Hastalık iyileşti, hasta geberdi”.

Yerli ve milli Yeni Türkiye’nin analizi muhakkak ve kayıtsız şartsız global sistem içindeki konumuyla başlamalı. O yer de rektumundan dünya finans sistemine bağlı bir sömürgedir. Temel büyüklükleri bir kez daha hatırlatayım sizlere:

  • Her yıl 35-40 milyar dolar arası cari açık yazarız, yani döviz açığımız var.
  • 170-180 milyar dolar arası da vadesi gelen dış borcumuz var.
  • Yani her sene 200-210 milyar dolar arası borç için şişman kedi kapitalistlere gebeyiz.

Her ne kadar TÜİK GSYİH’nin %25’yle dünyanın en fazla tasarruf eden ülkeleri arasında yer aldığımızı saptadıysa da, aslında hemen hiç etmediğimiz için, eğer sabit sermaye yatırımı yapıp büyümek istiyorsak, yurtdışından daha da fazla borçlanmak zorundayız.

Devamı için TIKLAYINIZ!