‘Çok sistemli’ küresel ekonomi mümkün mü?

Bu soruya küresel pandemi ve Rusya- Ukrayna Savaşı’na kadar ‘evet’ diyebilmek mümkündü. Bir tarafta gerçek manada açık, serbest bir piyasa ekonomisine dayalı bir sistem, diğer tarafta kısmen kapalı, tam kontrollü bir piyasa ekonomisine dayalı bir sistem ve bu iki sistemin farklı oranlarda karıştırılmış, hibrid versiyonlarıyla üretimi, ticareti ve kalkınmasını sürdüren çok sayıda ülke. Kimse kimsenin ekonomik sistemine karışmıyordu. Ta ki, 2 ‘siyah kuğu’ küresel pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tetiklediği ve küresel manşete taşıdığı ‘küresel tedarik zinciri güvenliği’, ‘küresel enerji güvenliği’ ve ‘küresel gıda güvenliği’ krizlerine kadar. Yani, sorunun cevabı artık ‘hayır’.

Elbette, işgücü maliyetleri, enerji maliyetleri veya hammadde maliyetleri adına, ‘kontrollü sistem’ uygulayan ülkelerin sebep olduğu ‘haksız rekabet’e, ‘sübvanse fiyat politikası’na, ‘aşırı yüksek kapasiteye dayalı üretim baskısı’na yönelik tartışmalar, serzenişler, müzakereler hep gündemdeydi. Ancak, günün sonunda, ‘tedarik edilmesi gereken malı en ucuza dünyanın neresinden tedarik edebiliyorsan oradan et’ genel kabulünden hareketle, ülkelerin farklı piyasa sistemleriyle oluşturdukları ‘adaletsizlikler’e adeta göz yumuluyordu. Ancak, 2 ‘siyah kuğu’ ile birlikte geldiğimiz nokta, artık ‘çok sistemli’ bir küresel ekonomiyi yürütmenin mümkün olmadığına işaret ediyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!