‘Can çekişen’ küreselleşmenin akıbeti ne olacak?

Londra’da yayınlanan ‘The Universal Chronicle’ adlı haftalık dergide 1758 ile 1760 arası ‘The Idler’ başlığı altında 103 deneme yayınlanır. Bu denemelerin 12 tanesinin yazarı Samuel Johnson’ın 1758’de yayınlanmış sözleri çarpıcıdır: ‘Savaşın felaketleri arasında, gerçeğe duyulan sevgi ve özenin azalması ile çıkarların dikte ettiği ve aptallık düzeyinde saflığın teşvik ettiği yalanlar ortaklaşa sayılabilir.’ Bu sözleri, 1917’de ABD Senatosu’na seçilmiş olan Hiram Warren Johnson’ın 1918’deki sözleri takip eder: “Savaş geldiğinde ilk kayıp ‘gerçek’tir”. 2008 küresel finans krizinde ağır darbe alan, Kovid-19 küresel pandemisinde iyice ‘can çekişir’ hale gelen mevcut ‘küreselleşme’ anlayışına, Rusya-Ukrayna Savaşı ‘son darbe’ olabilir mi?

‘Küreselleşme’ olgusu, eğer G7 ekonomileri tarafından ‘aslolan malı ucuza üretmek ve tedarik etmektir’ diye tüm dünyaya empoze edildiyse; gelişmiş ekonomiler tüm sistemi ‘hammadde, enerji ve nihai ürünü ne olursa olsun ucuza temin et ve rekabetini sürdür’ temeli üzerine oturtmuşlardı ise, iki ‘siyah kuğu’ küresel pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’ bu ‘sahte’ kolaycılığı tümüyle çökertmiş durumda. ‘Ne olursa olsun ucuza temin et’ yaklaşımını; can çekişen mevcut ‘küreselleşme’ anlayışını bir kenara bırakarak, G7 ekonomilerinin savundukları küresel değerleri önceliklendiren yepyeni bir küresel üretim, tedarik ve değer zincirini sil baştan tasarlamaları gerekiyor.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!