Büyüme karaborsaya düşecek

Atilla Yeşilada – 26.11.2016

Eskiden her sabah keyifle uyanır, kahve-konyak hazırlar, puromu yakar ve İnternet’te masum vatandaşları taciz etmeye başlardım. Darbe girişiminden bu yana, titreyerek uyanıp 4 ayrı renk ve şekilde hap yutuyorum. “Yüce Odin, bu sabah bana hangi kadim felaketi nasip ettin?” diye ağlayarak İnternet’i açıyorum. Odin de beni mahçup etmiyor, karınca kararınca o günkü rızkımı yolluyor. İşlerden şikayet edemem, dünyanın arızalarından para kazanan en karanlık tipleri ile akçeli ilişkilerim olduğu için İsviçre’deki hesabım doldu taştı, ama sinirlerim ve karaciğer-böbreğim bu stresi daha ne kadar taşır bilemiyorum.

Özler oldum iyimser bir şeyler yazmayı. Mesela, “TL’de alım zamanı geldi” diye bağırmayı iple çekiyorum. 4 Aralık İtalyan referandumu geçsin, bu konuda bir güzellik yapmayı planlıyorum. İllevelakin, TL’nin istikrara kavuşmasının da bir bedeli olacak elbet. O da TCMB’nin 2017 yılında faizleri kademeli olarak %10’a yükseltmesi. Cari açık daralacak, iç talep geberecek ve büyüme karaborsaya düşecek.

Kredilerde patlama var, reel sektör güven endeksi yükselmiş, eyvallah, ama hiç bir anlamı yok. Turpun büyüğü heybede. Heybeden çıkınca gireceği yeri burada bayan ve ergen okurlarım da var diye tarif etmeye utanıyorum, ama bir ipucu vereyim: Oraya Güneş değmiyor.

Evet, oltayı attık, şimdi hikayeyi anlatalım. Beni diğer ekonomistlerden ayıran, Türkiye’yi küresel okyanusta salınan küçük ve kaptansız bir gemi olarak tarif etmem. Böyle başlarsan hikayeye, şunu görüyorsun.

Devamı için TIKLAYINIZ