‘Bölgesellik’ ve ‘Kovid’ navlunu uçurdu

Geçtiğimiz mart sonundan beri, doğal olarak, ‘Kovid-19’ küresel virüs salgınının dünya ekonomisi ve küresel ticarete etkisini konuşuyor ve tartışıyoruz. Bununla birlikte, küresel anlamda dünya ekonomisindeki daralmanın öne çıkması, önümüzdeki dönemin ‘öncelikli’ konularını gölgelemeli. Küresel ticarette bölgeselleşme (intra-regional trade) ve yakın coğrafyadan tedarik (nearshoring). Pandemi atlatıldıktan sonra, bu iki başlık ta çok hızlı gelişme ve değişimlerin yaşandığını gözlemleyeceğiz. Bilhassa, geçtiğimiz haftalarda imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nı (RCEP) anlamamız açısından.

10 Güney Doğu Asya ülkesi ile Çin, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda arasında ekonomi tarihinin en geniş kapsamlı ekonomik ve ticari işbirliği anlaşmasının imzalanmasının temel nedeni Asya’da ‘bölgesellleşme’nin etkisinin artmış olması. 2000’li yılların başlarında Asya’nın gerçekleştirdiği dış ticaret içerisinde, Asya ülkelerinin kendi aralarında gerçekleştirdiği dış ticaretin (intra-regional) payı sadece yüzde 16’ydı. Bu rakam, 2010’da ikiye katlanarak yüzde 32’ye yükseldi. 2020’de ise aynı oran artık yüzde 60. Avrupa’nın toplam dış ticaretinde ise, intra-ticaret, yani Avrupa’nın kendi içerisinde gerçekleştirdiği ticaretin payı yüzde 70.

Bu gelişmeler, Asya ve Avrupa’da küresel ticarette bölgeselleşmenin ne kadar yoğunluk kazandığına işaret ederken, konu Kuzey Amerika olduğunda aynı oran yüzde 30’a, Latin Amerika’da yüzde 18’e ve Afrika’da yüzde 25’e iniyor. Bu nedenle, Amerika ve Afrika’nın küresel ticarette dışa bağımlılığı, pandeminin sebep olduğu risklerle birlikte, yakın coğrafyadan tedariki daha da öncelikli kıldı. Bu durum, Türkiye’nin Kuzey Amerika’ya, Latin Amerika’ya ve Afrika’ya ihracatını arttıracak önemli bir değişimi de hızlandıracak. Bu nedenle, bu 3 coğrafyada en az 2-3 Türkiye Lojistik Merkezi açmak çok önemli.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!