Birlik Vakfı İstanbul Şubesi Ekonomi Ve Finans Kulübü / 2017 Ocak Bülteni

“2016 Türkiye ve Dünya Ekonomisi Değerlendirmeleri ve 2017 Beklentileri”

Türkiye açısından 2016 yılı, hem ekonomideki gelişmeler hem de terör ve darbe girişiminden dolayı mücadele içinde geçti. İç ve dış mihrakların bitmek bilmeyen planlarının büyük bir kısmı çok şükür başarılı olamadı ama verilen her türlü mücadele şirketlerin ve çok tabii ki orta gelirli vatandaşın mali anlamda ekstra faturalar ödemesine neden oldu.

Ulusal ekonomilerin küresel ölçekte teslim alınmasının ilk adımı küresel ticaretin engellenmesi ve ambargolardır. Türkiye’nin stratejik öneminden dolayı hiçbir ülke uluslararası kapsamda direkt olarak ticaretin engellenmesine yönelik önlemler alamadı. Bununla beraber küresel ölçekte ekonomik kuşatmanın kritik bir ajanı olan derecelendirme kuruluşları Türkiye’ye karşı kullanıldı. Dünya ekonomisinde finansal fon akışını önemli ölçüde etkileyen derecelendirme kuruluşları, objektif hesaplamaların ötesinde varsayımlarla Türkiye’nin notlarını olumludan olumsuza çevirdiler.

Kırık notların, faiz ve TL üzerindeki baskısının artmasıyla 2016 yıl sonunda pek çok sektör bilançosu olumsuz etkilendi. Reel ekonomi tarafındaysa satışlar düştü, operasyonel maliyetler fiyatlara kıyasla müteşebbisi zorlamaya başladı ve bunların doğal sonucu kar/zarar dengesinin olumsuz etkilenmesi ile birlikte yılsonu finansal verileri kötü geldi. Şimdi sorumlu bankacılık yaklaşımıyla; reel sektör ve finans kesiminin  işbirliği içinde 2017 yılı fon talebi ve arzı dengesinin ülke menfaatleri doğrultusunda örgütlenmesi gerekmektedir.

2017 yılında ekonomistler, küresel ölçekte FED kararları, AB ilişkileri ve derecelendirme kuruluşlarının not açıklamalarını takip etmeye devam ederken ulusal ölçekte ise Yeni Anayasa ve olası referandum sürecinin ülke ekonomisine etkilerini izlemeye devam edecekler.

Reel ekonomi tarafındaysa; bankacılık kesimi ile ilişki yönetiminin düzenlenmesi öncelikle olmak üzere işsizlik, enflasyon, döviz kurları, ithalat-ihracat imkanları ve diğer önemli işletme sorunları ile mücadele edilecektir.

Küresel ve ulusal ölçekte finansal ve operasyonel risklerle mücadele eden bir ülke olmanın ötesinde Sanayi 4.0 vizyonuna sahip, teknoloji alanında yatırım yapan ve ürün geliştirebilen, üniversite – sanayi işbirliğini gerçekleştirmiş, küresel ölçekte fon çeşitlendirmesini İslami Bankacılık sayesinde gerçekleştirebilmiş ve nihayetinde katma değeri yüksek üretim gücüne kavuşmuş bir Türkiye dileğiyle …

Doç. Dr. Davut Pehlivanlı

Bültenin tamamını okumak için tıklayın.