Aylık Bülten (Kasım 2020) – Osmanlı Yatırım

Derdimiz seçim değil geçim…

Geride bıraktığımız Ekim ayında, küresel makro veri akışı, küresel büyümede pandemi sonrası görülen toparlanmada imalat ve hizmetler sektörleri arasındaki farklılaşmanın yanısıra, ülkeler arası farklılaşmanın da belirginleştiği izlendi. Almanya ve Fransa gibi ülkelerin yeni kısıtlamalar açıklaması ise bu eğilimlerin güçleneceğini düşündürdü. ABD Kongresi’nde yeni destek paketi görüşmeleri seçim sonrasına kalırken, Trump’ın istediği Yüksek Mahkeme ataması ise gerçekleşti. 3 Kasım’da yapılacak ABD seçimleri öncesi son anketler Biden ile Trump arasındaki farkın 9 puanın altına indiğini yansıtırken, kritik eyaletlere ilişkin belirsizlik seçim sonuçlarına ilişkin öngörü yapmayı zorlaştırıyor.

Küresel ekonomilerde makro veri akışı ise, dünya genelinde büyüme açısından üçüncü çeyrekte belirgin toparlanmaya işaret ederken, enflasyonda da ılımlı yükseliş gözlenmekte. ABD’de üçüncü çeyrek milli gelir ilk tahmini çeyrekten çeyreğe yıllıklandırılmış artışı %33.1 ile yüksek olsa da yıllık bazda %2.8 daralmaya işaret etti. Milli gelir Euro Bölgesi’nde de %4.3 daralırken, aktivite öncü göstergesi flash PMI endeksleri Ekim ayında imalat sektörlerinde İngiltere hariç toparlanmanın devamına işaret etti, hizmetler sektörlerinde ise ABD dışında her yerde zayıflama gözlendi. Euro Bölgesi’nde enflasyon yıllık %0.3 düşüş kaydederken, ABD’de de manşet ve çekirdek enflasyon ise %1.4 ve %1.7’ye yükseldi. Fed’in favori enflasyon göstergesi çekirdek PCE endeksi yıllık artışının da %1.7’ye yükselmesi enflasyonist baskılarda ılımlı bir artışa işaret etti.

Avrupa Merkez Bankası son toplantısında faizler, politika ve varlık alımlarında değişikliğe gitmezken, Aralık ayında yeni gevşeme adımlarının atılacağı sinyalini verdi. Başkan Lagarde basın toplantısında Avrupa’da ekonominin beklenenden hızlı ivme kaybettiğini ve risklerin belirgin şekilde aşağı yönlü olduğunu vurgularken, Bankanın Aralık’ta adım atması yönünde çok az kuşku olduğunun altını çizdi. Lagarde’ın sinyalini verdiği desteklerin ise, varlık alım programına (PEPP) 400-500 milyar Euro’luk bir ek yapılması, PEPP yeniden yatırım taahhüdünün 2021’in sonuna kadar uzatılması, uzun vadeli finansman imkanlarına ekleme ve mevcut TLTRO-III koşullarında iyileşme olması beklenebilir.

Yurtiçinde ise, 2021 yılı bütçesi TBMM’ye sunulurken, bütçe açığı 245 milyar TL öngörüldü. Ayrıca, torba yasa ile istihdam artışını destekleyecek düzenlemeler ve vergi, SGK primi, kamu alacakları gibi ödenmesi gecikmiş yükümlülüklerin yapılandırılmasını içeren kararlar alındı. Kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarma yasağı da iki ay daha uzatıldı. Merkez Bankası ise, son PPK toplantısında politika faiz oranını %10.25 oranında sabit bırakırken, sadece geç likidite penceresi faiz oranını 150 baz puan artışla %14.75 seviyesine yükseltti. Buna karşılık, politika faizinden gerçekleşen haftalık repo ihalelerini açmayarak ve faiz koridoru üst bandından yaptığı fonlamayı sınırlı tutarak, ortalama fonlama maliyetini %13.4 seviyesine ve gecelik repo faizini %14.75’e kadar yükseltti. Banka ay sonunda açıklanan son Enflasyon Raporu’nda ise, 2020 ve 2021 yılsonu tahminlerini sırası

ile %12.1’e ve %9.4’e yükseltirken, ilave sıkılaşma gereği durumunda politika faizi dahil her türlü adımın atılacağını belirtti. BDDK ise, yurt içi bankaların birbirlerine verdikleri 1 yıldan uzun vadeli döviz kredilerinin ve sendikasyon kredilerinin aktif rasyosu hesaplamasında “krediler” kalemine dahil edilmesine karar verdi. Interbank döviz kredileri ve sendikasyonların krediler hesabına dahil edilmesiyle birlikte bankalar eskisine göre nihai müşteriye daha az kredi vererek Aktif Rasyosu’nu tutturabilecek. Öte yandan, TCMB’nin beklentilere karşılık politika faizini artırmaması sonrası Ekim ayında dolar kuru 8.35 ile rekorunu yeniledi. Geçen ay, küresel borsalarda satış baskısının artmasının ve bankacılık hisselerinde yabancı çıkışının da etkisiyle, BIST endeksinde düşüş eğilimi hakim olurken, CDS primleri 555 baz puan ile yüksek seviyesini korudu. Tahvil faizlerinde Merkez Bankası’nın devam eden likidite tedbirleri ve fonlama maliyetlerinin yükselmesinin sonucunda iki ve on yıl gösterge tahvil faizi %15.0 seviyelerini aştı. Öte yandan, mevduat ve kredi faizleri TCMB’nin sıkılaşma hamleleri ile yükselişine devam ederken, kredi büyümesinde (kur ve mevsimsellikten arındırılmış) ivme kaybı devam etti. Diğer taraftan, yabancı yatırımcıların Türk hisse senetleri ve tahvillerinden yılbaşından bu yana toplam çıkışı 13.6 milyar dolar ile rekorunu yeniledi. Yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduat hesaplarında yükseliş eğilimi de devam etti. Üçüncü çeyrek ve son çeyreğin ilk ayına ilişkin, elektrik tüketimi, PMI ve Reel Kesim Güven Endeksi gibi öncü göstergeler ekonomik aktivitede belirgin toparlanmanın gözlendiğini, kredi artış hızındaki normalleşmenin henüz büyüme üzerinde etkili olmadığını düşündürdü. İlk sekiz ayda toplam cari açık 26.5 milyar doları aşarken, bu yılı 33 milyar dolar civarında bitirebileceğini düşündürdü. Enflasyonda ise, Eylül ayında %11.8 seviyesinde bulunan yıllık TÜFE’nin, Ekim ayında da gıda fiyatlarındaki artış ve baz etkisi nedeni ile %12’nin üzerine çıkması bekleniyor.

Bu ay gelişmiş ülke Merkez Bankalarının toplantı takvimi çok yoğun görünmüyor. Sadece, ABD Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası’nın 5 Kasım’da toplantısı bulunuyor. TCMB’nin bu ayki toplantısı ise 19 Kasım’da olacak. Yurtiçi gündemde ise, artan vaka sayıları sonrası olası kısıtlamaların ekonomik aktivitede bir sınırlama getirip getirmeyeceği öne çıkacak. Siyasi gündemde ise, ABD seçim sonuçlarının ilişkiler açısından nasıl algılacağı, Doğu Akdeniz gerilimi ve AB ile ilişkiler, Azerbeycan-Ermenistan çatışması, Suriye ve Libya’daki gelişmeler takip edilecek.

Hisse Senedi

Ekim ayında TCMB’nın faiz artırımı beklentisi ile BIST100 de 1200 direncine bir hareket gördük. Ancak TCMB’nın beklenen faiz artırımını yapmayarak pas geçmesi özellikle TL nin sert değer kaybına neden oldu. Bunun etkisi ile BIST100 endeksinde dolar bazlı %11-12 lik değer kayıplarını yaşadık. Bu süreçte olumlu bilanço beklentisi olan ya da iyi bilanço açıklayan şirketlerinde olumlu olabilecek performansları da piyasayı ayakta tutmaya yetmedi.

Kasım ayında özellikle TL’nin bu değer kaybını önleyici yeni tedbirlerle ilgili haberler piyasa üzerinde olumlu etki yaratacaktır. Endeksin düşük olması ve birçok hissenin endeksin çok gerisinde kalmış olması tepki ihtimalini güçlendiriyor. Ancak bu tepkilerin kalıcı olup olmadığına ve tepkilerde satış yapılıp yapılmadığına bakarak yeni pozisyon açılmasının doğru olacağını düşünüyoruz.

Vaka sayılarındaki artış sonrası Avrupa’da başlayan kısıtlamaların boyutu ve yurt içinde de bu durumun çok olumlu seyretmemesi bu ay en büyük olumsuzluk olarak karşımıza çıkıyor.

Bu ay enflasyon rakamları ve 3 Kasım’da yapılacak ABD başkanlık seçimleri önemli olacak. ABD başkanlık seçimlerinde anketlere göre önde olan demokratların senatoda çoğunluğu sağlaması ve Biden’ın başkanlığı yurt içi piyasalara bir miktar satış getirse de çok olumsuzluk yaratacağını düşünmüyoruz. Cumhuriyetçilerin senatoda üstünlüğüyle sonuçlanan ve Trump’ın başkanlığa devam ettiği sonuç ise yurt içi piyasalara olumlu yansıyacaktır.

Bu beklentilerle Kasım ayında endekste 1100-1200 aralığında sert hareketlerin olabileceğini bekliyoruz. 1160 – 1183 ve 1200 önemli dirençlerimiz olacaktır.

Tahvil – Bono ve Eurobond

Merkez’in politika faizini değiştirmeme kararı TL açısından hem sürpriz hem de kur üzerinde gerilim yaratan bir gelişme oldu. Ayrıca, genel kabul görmüş ana eksen para politikası yerine biraz daha tali yollar kullanılarak faizin yüksek tutulacağını düşündürdü. Bu faiz kararının paralelinde, 2-30 Ekim arasındaki toplam 4 haftada, bankalarca 1- 3 ay arasındaki vadelerdeki TL mevduata uygulanan ortalama faizin, 12,24 ile bir önceki ay uygulanan 11,78 ortalama faiz oranının belirgin üzerine çıktığı anlaşılmakta. Bu belirgin faiz artışına ilave olarak geçtiğimiz ay açıklanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla, mevduatlardan alınan stopaj oranlarında tüm vadeler için indirime gidildiği gibi, 1 yıldan uzun vadeler için stopaj oranının sıfırlandığı bir döneme girdik. Uzun süreden bu yana çok ufak bir marjda da olsa uzun süredir ilk kez mevduat tarafında pozitif reel getiriden bahsedilmeye başlandı. Ancak artan mevduat faizi ortalamasının ve sağlanan vergi avantajının, Eylül ayı için açıklanan %11,77’lik yıllık enflasyon oranına ve Merkez’in 2020 yıl sonu ve 2021 yılı enflasyon tahminlerine bakarak, yatırımcılar açısından ne derece tatminkâr olduğu halen tartışılmaya devam edeceğe benziyor. Şüphesiz artan faiz trendinin tahvil-bono piyasasına da etkileri görülmeye başlandı. Oynak faiz piyasasına bağlı olarak değişken kupon ödemeli tahvillere ilginin artacağı beklenirken, yeni bono ve tahvil ihraçların da faiz oranlarının, artan mevduat faizleri baz alınarak belirlendiği görülmekte.

Nitelikli yatırımcılar için önerimiz:

Orta ve uzun vadede yatırım yapmayı düşünenler için faiz ve döviz dalgalanmalarından korunma sağlayacak mevduat üstü getiriler ile aşağıdaki özel sektör tahvillerini öneriyoruz.

TRSMGTI22115 ISIN kodlu Migros Ticaret değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRlibor+350 ek getiri ile alınabilir. TRSCMSA32112 ISIN kodlu Çimsa Çimento değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRLibor+100 ek getiri ile alınabilir

TRSAIGY92113 ISIN kodlu Akiş Gayrimenkul değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRLibor+300 ek getiri ile alınabilir. TRSHEKTS32123 ISIN kodlu Hektaş Ticaret değişken kuponlu tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRLibor +150 ek getiri ile alınabilir

TRSAKFHK2111 ISIN kodlu Akfen Holding değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRLibor+250 ek getiri ile alınabilir. TRSMLPC92119 ISIN kodlu MLP Sağlık Hizmetleri A.Ş. değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar gösterge tahvil+300 ek getiri ile alınabilir

TRSHYTV62117 ISIN kodlu Dünya Varlık Yönetimi A.Ş. değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar 3 ay vadeli TRlibor+475 ek getiri ile alınabilir

TRSDEVA42219 ISIN kodlu Deva Holding değişken faizli tahvil 100 temiz fiyata kadar DİBS gösterge+225 ek getiri ile alınabilir.

Özel sektör Banka ve banka iştirakleri kısa vadede %15,00-16,25 bileşik seviyelerinden alınabilir.

Özel sektör şirket bonoları ise kısa vadede %17,50-19,50 bileşik seviyelerinden alınabilir.

Halka arz cinsi bono önerilerimiz:

Kısa ve orta vadede yaklaşık %13,50-14,50 bileşik seviyelerinden banka bonoları alınabilir.

Yatırım Fonları

Fon piyasasına baktığımızda ise, 30 Ekim itibariyle en çok kazandıran fonların, %6,11’lik aylık getiri performansı ile kıymetli maden fonları olduğu, o fon grubunu, sırasıyla serbest ve Fon sepeti fon gruplarının izlediği görülmekte. BIST’ de yaşanan dalgalı seyir ile özellikle ayın son iki haftası gelen sert satışlar nedeniyle bu ay hisse senedi fonları tek negatif getirili fon grubu oldu. Özellikle portföy çeşitlendirmesi yapmakta zorluk çeken yatırımcılar için, Fon sepeti fonlarına olan ilginin artacağı tahmin edilmektedir.

Rapor için tıklayın.

Kaynak: Osmanlı Yatırım Aylık Bülten