2022 yılında dünyayı bekleyen riskler

Yeni, yepyeni, gıcır gıcır, taptaze 122ci Türkiye Ekonomi Modeli (YEP-YEM) hakkında yazmayacak mıyım? Kesinlikle hayır. Daha makale siteye girmeden, şimdikinden de iyi ve muhalefeti hasetinden çatlatan bir Vallahi Bu Son Yeni Ekonomi Modeli (VABUS-YEM) icat edilebilir. Nasıl olsa, bunları yazan ve uygulayanların uluslararası tecrübe, empirik karşılaştırma, ekonometrik modelleme, etki analizi, bilimsel ispat gibi kavramlardan haberi yok, uydur, babam, uydur. Biraz önce Prof Dr Şenol Babuşçu bir tweet attı: “OECD araştırmasına göre Türkiye’de okuduğunu anlama yeteneğine sahip olmayanların nüfus içindeki oranı yaklaşık %40. Bu oran Japonya’da %4,Finlandiya’da %6, Hollanda’da %8, İsveç, Danimarka ve Yeni Zelanda’da %9”. Bu %40’ın %99’u siyasetle meşgul diye düşünürüm.

Hayatım boyunca Şükran Günüyle Ocağın ilk 15 günü arasındaki Alacakaranlık Kuşağı’ndan nefret ettim. Gurbetçiydim, Şükran Günü ya da Noel’de yanına gidecek ailem, birlikte geçireceğim akrabalarım yoktu. Bunlar gurbetçi olmanın avantajları, yanlış anlamayın. Beni kasan tarafı, okul Noel ve semester tatilinde olurdu, şöyle sıkı bir parti yapamazdım. Türkiye’ye döndükten sonra o nefreti kısmen aştım. Yine ailem ve arkadaşlarımla ilgilenmedim tabii ki, çünkü ben narsistik bir sosyopatım. Ama, çok şirinim. Fakat, yabancı müşteri tatil moduna girer, bizden pek fazla bir şey istemezdi. Bu kez 31 yılı aşan kariyerimde hiç olmadığı kadar meşgulüm. Daha önce hiç kapımızı çalmayan fonlar, şirketler görüşmek istiyor. “Tabii diyorum” sanal toplantılarda “Başkan Erdoğan’ın muhalefeti ters köşeye yatıran YEM, YEP-YEM ve VABUS-YEM açılımları iştahınızı kabarttı, değil mi? Hadi itiraf edin!” “Hi, hi, hi, evet öyle” deyip, sonra muhalefet seçim kazandığında ekonomi politikasının parametrelerini soruyorlar.

Geçmiş yıllarda Aralık’ın son 15 günü ile Ocak’ın ilk 15 günü kendimi ilim, İrfan ve meditasyona vakfedip Yüce Odin’in yeni yıl için programını hissetmeye çalışırdım. Yüce Odin de sağlam akşamcı olduğu için, genelde ne o doğru dürüst konuşur, ne de ben söylediklerini anlarım. Ama zaten peygamberlik böyle bir sanat değil midir? Sonunda aklımda kalanları “FÖŞ’ün Yeni Yıl Kehanetleri” diye o yılın Haziran ayına kadar pazarlardım.

Yazının devamı için TIKLAYINIZ!