2011 Türkiye Ekonomisi Değelendirmesi

Dünya ekonomisindeki belirsizliklere ve özellikle Avro bölgesindeki ülkelerde derinleşmekte olan kamu borç krizine rağmen 2011, Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme hızı yakaladığı bir yıl oldu.

Küresel ekonomide yaşanan gelişmelere ilişkin endişeler, Türkiye’de de zaman zaman piyasaları tedirgin etmesine rağmen ülke ekonomisi, yüksek büyüme oranı ve mali disiplinin devam etmesi sonucu, özellikle gelişmekte olan ülkeler ve Avrupa ekonomileri içinde ön plandaki yerini korudu.

Yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 11,6 ve 8,8 ile yüksek büyüme hızını yakalayan Türkiye ekonomisi, 3. çeyrekte de büyümede istikrarını sürdürdü ve 3. çeyreği yüzde 8,2 büyüyerek kapattı.

Büyümede ivme yakalayan Türkiye’de işsizlik oranı da eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 puan düşerek, yüzde 8,8’e geriledi.

Yıl içinde enflasyon rakamları ise döviz kuru hareketleri, ÖTV değişiklikleri ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkisine bağlı olarak yükseldi.

İhracatta Türkiye’nin en önemli ihracat pazarları olan Avrupa ülkelerinin ekonomilerinde yaşanan sorunlara rağmen, artış trendini sürdürdü. İhracatçı birliklerinin kayıtlarına göre bu yılın 11 ayında 122,1 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Son on iki aylık dönemde ise ihracat, cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 133,9 milyar dolara ulaştı.

Öte yandan, cari açık Türkiye ekonomisinde risk unsuru olmaya devam ediyor. Yılın 10 ayında 65,6 milyar dolara dayanan açıktaki artışın nedenleri, ithal ara malı ve enerji ihtiyacı olarak sıralanıyor.

Enflasyon

Enflasyon, bu yıl ÜFE’de tekrar iki haneli rakamlara ulaştı.
Verilere göre, bu yıl kasım ayında üretici fiyatları endeksi (ÜFE) yüzde 0,65, tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) ise yüzde 1,73 artış gösterdi. Yıllık bazda ise ÜFE yüzde 13,67, TÜFE yüzde 9,48 oldu. Geçen yıl Kasım ayında ÜFE 0,31 gerilerken, TÜFE ise yüzde 0,03 olmuştu. Yıllık enflasyon, 2010 yılının kasım ayı itibariyle ÜFE’de yüzde 8,17, tüketicide ise yüzde 7,29 olarak gerçekleşmişti.

2010 yılında ise enflasyon ÜFE’de yüzde 8,87, TÜFE’de yüzde 6,40 oldu.

Büyüme hızı

Küresel krizin etkisiyle yavaşlayan ekonomilere karşılık Türkiye ekonomisi, bu yıl yüksek büyüme hızlarını yakaladı.

Merkez Bankası büyümeyi frenlemek ve ekonomiyi soğutmak üzere zorunlu karşılık oranlarında artışa giderken, BDDK’da karşılık ve sermaye yeterliliğine ilişkin düzenlemelere gitti.

2001 yılında özellikle finans sektörünü etkileyen krizle yüzde 5,7 küçülen Türkiye ekonomisi, daha sonraki yıllarda ise aralıksız büyüme sürecine girmişti. Ancak, bu kez küresel krizle sarsılan Türkiye’de büyüme hızı 2008’in üçüncü çeyreğinde önemli ölçüde hız kesti, ardından da uzun yıllar sonra ilk kez 2008’in dördüncü çeyreğinde yüzde 6,2 ile eksiye geçti.

Büyüme hızı 2002’de yüzde 6,2, 2003’de 5,3, 2004’de yüzde 9,4, 2005’de yüzde 8,4, 2006’da yüzde 6,9, 2007’de yüzde 4,5, 2008’de de yüzde 0,7 olmuştu.

2009’un tamamında yüzde 4,7 gerileyen ekonomi, 2010’da yüzde 9 büyüdü.
Bu yıl ekonomi, birinci çeyrekte yüzde 11,6, ikinci çeyrekte yüzde 8,8, üçüncü çeyrekte ise yüzde 8,2 büyüdü.

2011’in 9 ayında ise büyüme hızı yüzde 9,6 olurken, üretim yöntemiyle hesaplanan gayri safi yurtiçi hasıla tahmininde, 2011 yılı üçüncü üç aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla gayri safi yurt içi hasıla yüzde 17,4’lük artışla 348 milyar 802 milyon lira oldu.

Sabit fiyatlarla ise bu dönemde ekonomi, yüzde 8,2’lik büyümeyle 31 milyar 29 milyon lira oldu.

Türkiye ekonomisinde 2011 yılının üçüncü döneminde sabit fiyatlarla en fazla büyüme gösteren sektör, dolaylı mali aracılık hizmetleri oldu. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 12,7, bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 13,9 büyüyen sektör, ikinci çeyreğinde 18,8 büyüme gösterdi. Sektörün cari fiyatlarla büyüklüğü, 3 milyar 908 milyon liraya yükseldi. Türkiye ekonomisinde tüm sektörlerde büyüme gözlendi.

En fazla büyüyen sektörlerin başında mali aracı kuruluşların faaliyetleri (yüzde 15,8), inşaat (yüzde 10,6), ulaştırma, depolama ve haberleşme (yüzde 9,7), toptan ve perakende ticaret (yüzde 9,6) geldi.

İstihdam

İşsizlik oranı ise bu yıl eylül ayı itibarıyla yüzde 8,8 oldu. İşsizlik oranı bu yıl ocakta yüzde 11,9, şubatta yüzde 11,5, martta yüzde 10,8, nisanda yüzde 9,9, mayısta yüzde 9,4, haziranda yüzde 9,2, temmuzda yüzde 9,1, ağustosta yüzde 9,2 idi.

Bu yıl eylül ayında toplam istihdam 24 milyon 749 bin kişi, işsiz sayısı 2 milyon 398 bin kişi olarak açıklandı. Geçen yıl eylül ayında işsiz sayısı 2 milyon 934 bin kişi, istihdam ise 22 milyon 973 bin olarak gerçekleşmişti.

İşsizlik oranı 2010’da yüzde 11,9 olmuştu.

Sanayi üretimi

Sanayi üretimi bu yılın Ekim ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,3 arttı. Ekimde geçen yılın aynı ayına göre, sanayinin alt sektörlerinden madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe yüzde 8,6, imalat sanayinde yüzde 7, elektrik, gaz, buhar, iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe de yüzde 9,4 artış görüldü.

Takvim etkisinden arındırılmış endeks, Ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,3 arttı. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 4,4 artış kaydetti.

Ana Sanayi Grupları Sınıflamasına göre, Ekimde geçen yılın aynı ayına göre en yüksek artış yüzde 8,9 ile sermaye malı imalatında kaydedildi. Bunu, yüzde 8,2 ile dayanıklı tüketim malı imalatı, yüzde 8 ile ara malı imalatı, yüzde 6 ile dayanıksız tüketim malı imalatı ve yine yüzde 6 ile enerji imalatı izledi.

İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı da ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre 1,7 puan, bir önceki aya göre ise 0,8 puan artarak, yüzde 77 seviyesinde gerçekleşti.

Geçen yıl ekim ayında yüzde 75,3 olan kapasite kullanım oranı, 2011 yılı ekim ayında yüzde 77 olarak belirlendi. Kapasite kullanım oranı, eylül ayında da yüzde 76,2 düzeyindeydi.

Son 28 yılın en iyi bütçesi

Merkezi yönetim bütçesi, Kasım ayında bütçe giderleri 26 milyar 886 milyon lira, bütçe gelirleri de 29 milyar 32 milyon lira oldu. Bu şekilde Kasım ayı 2 milyar 146 milyon lira bütçe fazlasıyla kapatıldı.

Ocak-Kasım döneminde ise bütçeden 272 milyar 328 milyon lira harcama yapıldı. Bu dönem bütçe gelirleri de 272 milyar 767 milyon lira olarak gerçekleşti. Böylece, 2011 yılının 11 ayında, 439 milyon lira fazla verildi.

Bütçe, bu yılın, 11 aylık döneminde aylık bazda 7 defa fazla verdi. Bu performans, yılın 11 aylık döneminde 8 ay fazla verilen 1983 yılından bu yana geçen 28 yıllık süreçteki en iyi bütçe performansı oldu.
Faiz dışı fazla (FDF) ise geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 80,3 oranında artarak, 41,4 milyar lira olarak gerçekleşti. Böylece yılın 11 aylık döneminde, yıl sonu faiz dışı fazla hedefinin, yaklaşık 3 katı kadar faiz dışı fazla elde edildi.

Ocak-Kasım döneminde vergi gelirleri de bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 21,6 oranında artarak, 234,1 milyar lira olarak gerçekleşti ve faiz hariç bütçe giderleri ise yüzde 10,5 oranında artarak, 231,3 milyar lira olarak gerçekleşti.

Kamu harcamalarının finansmanı da vergi gelirleri ile sağlanırken, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde yüzde 92 olan vergi gelirlerinin faiz hariç bütçe giderlerini karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde, yüzde 101,2 oldu.

Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı

Küresel krizle beraber özellikle Avrupa ekonomilerinde yaşanan daralmaya rağmen ihracat, İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre bu yıl ocak-kasım döneminde 122,1 milyar dolar oldu. Kasım sonu itibariyle son bir yıllık ihracat da 133 milyar 978 milyon dolar oldu ve bu rakamla cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre ise 2011 yılı ocak-ekim döneminde ihracat 111 milyar 398 milyon dolar, ithalat 201 milyar 581 milyon dolar, dış ticaret açığı 90 milyar 183 milyon dolar, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 55,3 düzeyinde gerçekleşti.

Ödemeler dengesi

Cari açık 2011 yılında ekonomide en fazla konuşulan alanlardan biri oldu. Merkez Bankasının açıkladığı ödemeler dengesi bilançosuna göre, bu yılın 10 ayında cari açık geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 94 artarak, 65 milyar 57 milyon dolara ulaştı.

Cari açık 2011 yılının 10 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 31 milyar 512 milyon dolar artış gösterdi. Geçen yılın 10 aylık döneminde cari açık 33 milyar 545 milyon dolar düzeyindeydi. Ekim ayında ise cari açık 4 milyar 151 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Cari işlemler açığının artmasında dış ticaret açığındaki artış etkili oldu.

Yıl içinde TL’de yaşanan değer kaybı, ihracatı olumlu etkilerken, ithalat üzerindeki etkisi yapısal sorunlar nedeniyle sınırlı kaldı. Cari açığın en önemli bileşeni olan dış ticaret dengesindeki bozulma yavaşlasa da halen devam ederken, uygulamaya konan Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) ile ara malı ithalatına bağımlılığı azaltmak suretiyle cari açık sorununa da çözüm getirmek amaçlanıyor.

Döviz rezervleri

Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri, 9 Aralık itibariyle 84 milyar 434 milyon dolar oldu. Toplam rezervler de 93 milyar 981 milyon dolara düştü. Toplam rezervin 9 milyar 547 milyon dolarını altın rezervi oluşturdu.

Merkez Bankası, Türk lirası likidite ihtiyacını kalıcı ve düşük maliyetle karşılamak ve Banka döviz rezervlerinin desteklenmesi amacıyla, Türk Lirası yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların yabancı para olarak tutulabilecek kısmına ilişkin üst sınırı yüzde 20’ye yükseltirken, piyasaya döviz likiditesi sağlamak ve bankacılık sisteminin yabancı para yükümlülüklerinin vadelerinin uzamasını teşvik etmek amacıyla yabancı para zorunlu karşılık oranlarında da düzenlemelere gitti. Böylelikle, piyasaya yaklaşık 1,3 milyar dolar likidite sağlandı.

Banka, döviz piyasasında derinliğin kaybolmasına bağlı sağlıksız fiyat oluşumlarına karşı döviz satım ihaleleri de düzenledi.

Borç stoku

Merkezi yönetim brüt borç stoku, Ekim sonu itibariyle 511,1 milyar lira oldu. Merkezi yönetim brüt borç stoku eylül ayında 514,5 milyar lira, ağustos ayında 509,3 milyar lira, ocak ayında da 478,3 milyar lira düzeyindeydi.

Ekim sonu itibariyle 511,1 milyar liraya ulaşan merkezi yönetim brüt borç stokunun 363,6 milyar lirasını Türk Lirası cinsi, 147,5 milyar lira tutarındaki kısmını da döviz cinsi borçlar oluşturdu.
Merkezi yönetim brüt borç stokunun 368 milyar lirası iç borç, 143,1 milyar lirası da dış borç stokundan oluştu.

Türkiye’nin Ekim ayı sonu itibarıyla kısa vadeli dış borç stoku da 2010 yıl sonuna göre yüzde 14,3 oranında artışla 89,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın sonunda 78,2 milyar dolar olan kısa vadeli dış borç stoku, Ekim ayında 89,4 milyar dolar oldu.
Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 11,2 oranında artarak 57,4 milyar dolar oldu. Bunun 25,7 milyar dolarını krediler, 7,2 milyar dolarını döviz tevdiat hesabı, 15,3 milyar dolarını banka mevduatı, 9,2 milyar dolarını da TL cinsinden mevduat oluşturdu.

Dış borç geri ödemeleri

Öte yandan, Türkiye’nin yılın başından itibaren ödediği dış borç tutarı, 12 milyar 247,33 milyon doları buldu. Bu zamana kadar yapılan toplam ödemesinin 8 milyar 76,69 milyon dolarını Hazine tek başına gerçekleştirdi.

Türkiye 2010 yılında 8 milyar 980,43 milyon doları Hazine ödemesi olmak üzere, toplam 13 milyar 327,99 milyon dolar dış ödemesi yapmıştı.

Bu yıl TL’nin dolar ve avro karşısında değer kaybettiği bir yıl olurken, döviz fiyatları tarihi rekorlar kırdı. Serbest piyasada dolar, 4 Ekim’de 1,9050 lira ile en yüksek değerine ulaştı.

Avrupa’ya yönelik endişelerin yaşandığı 2011 yılında, güvenli liman talebinin artması, altın fiyatlarına yansıdı. 24 ayar külçe altının gram fiyatı serbest piyasada, 9 Eylül’de en yüksek 108,01 lirayı gördü.

İMKB 100 endeksinde, bu yıl en düşük 48.600,16, en yüksek 70.335,62 puan görüldü.

Merkez Bankası 2011’de de dalgalı döviz kuru rejimini uygulamaya devam ederken, döviz kurlarındaki değişimleri yakından izledi ve kurlarda ekonomiyi olumsuz etkileyecek fiyat oluşumları gözlendiğinde alım-satım yönünde müdahalelerde bulundu.

Finansal yatırım araçları, yıllık olarak değerlendirildiğinde, reel getiri oranlarında, külçe altın, Amerikan Doları ve avro olarak sıralanırken, mevduat faizi ve İMKB bu yıl yatırımcısına kaybettirdi.

Dövizin seyri

Merkez Bankasının gösterge niteliğindeki kur rakamlarına göre, 2010 yılı sonunda 1,5473 olan ABD Dolarının efektif satış fiyatı, yüzde 21,6 artışla, 21 Aralık 2011 tarihinde 1.8817 lira, avronun efektif satış fiyatı ise 2,0681 lira iken yüzde 19,3 artarak 2.4677 lira olarak belirlendi.

Geçen yıl sonunda serbest piyasada satış fiyatı 1,5520 lira olan dolar, 21 Aralık 2011 tarihinde 1.8950 lira oldu. Avronun satış fiyatı ise 2010 yıl sonunda 2,0750 lira iken, 21 Aralık 2011 tarihinde 2.4710 lira düzeyinde gerçekleşti. Avrodaki artış ise yüzde 19 oldu.

Hazine, bu yılın 10 ayında devlet iç borçlanma senetleriyle yapılan borçlanma için 38 ihale düzenledi. İhalelerde ortalama yıllık bileşik faiz oranı, yüzde 3,77 ile yüzde 9,61 arasında değişti.

Para Politikası Kurulunun son toplantısında alınan kararla politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 5,75, borçlanma faiz oranı yüzde 5, borç verme faiz oranı yüzde 12,5, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 12’de sabit tutuldu.

Mevduat-kredi

Merkez Bankasının 2 Aralık tarihli verilerine göre, bir önceki yıl sonunda 553 milyar 705 milyon lira düzeyinde bulunan bankalardaki toplam mevduat, 11 ayda yüzde 12,3 artışla 621 milyar 735,8 milyon liraya yükseldi.

Bankacılık sistemi kredi hacminde 11 ayda kaydedilen genişleme ise yüzde 29,5 oldu. Geçen yıl 31 Aralık’ta 452 milyar 665 milyon lira olan kredi hacmi, 2 Aralık itibariyle 586 milyar 357,7 milyon liraya ulaştı.

Emisyon hacmi

Piyasadaki kağıt para miktarı ise yüzde 14,9 oranında artış ile 20 Aralık 2011 tarihinde 55 milyar 682 milyon 78,62 bin liraya çıktı. Geçen yıl sonunda piyasadaki banknot miktarı 48 milyar 481 milyon 624,96 bin lira düzeyinde bulunuyordu.

Finansal yatırım araçları

Finansal yatırım araçları, yıllık olarak değerlendirildiğinde, en fazla reel getiri sağlayanlar, külçe altın, Amerikan Doları ve avro olarak sıralandı.

Mevduat faizi ve İMKB 100 Endeksi ise bu yılı ekside tamamladı.

ÜFE ile indirgendiğinde, külçe altın yüzde 39,32, Amerikan Doları yüzde 10,99 ve avro yüzde 9,73 oranında yatırımcısına reel getiri sağladı. Diğer taraftan, mevduat faizi yüzde 5,37 ve İMKB 100 Endeksi yüzde 30,62 oranında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 44,65, Amerikan Doları yüzde 15,24 ve avro yüzde 13,93 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken, mevduat faizi yüzde 1,74 ve İMKB 100 Endeksi yüzde 27,97 oranında yatırımcısına kaybettirdi.

Kaynak: www.samanyoluhaber.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir